Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlham perisi yok.Sadece ilham veren olaylar yaşanır
Nükteli sözler gibisin Anlayanı güldüren Anlayana gülümseyen Dolunay gibi tam ve güzel Hilal gibi zarif Yağmurun yağdığı sokak kadar taze Güneşin ısıttığı cam gibi sıcak Yeni başlayan gün gibi Yağmur sonrası Toprak kokusu kadar gerçek Evet sen benim her şeyimsin Bende seninle her şeyim Bakma öyle seni bir daha severim İlk bakışın gönlü kalır Susma şiirlerim gücenir Bunlar gidişimin körpe gerçekleri Ağladım dün gece iki saat Nasıl uyudum hatırlamıyorum Ağlamakta yorarmış halim kalmadı Uyumuşum gözyaşı kokan yastıkta Sabah zor uyandım Ağlamak her zerreme iz bırakmış Yastığım nemli Gözlerim şiş Hangi aynaya baksam seni anar. ~Dertlikaval~
GECE YARISI KABUSU
Sensiz olamaz, Berecemem. Bir saf ayağına yatamaz fikirlerim, Garipserim dünyanın geçişlerini. Ben sensiz olamaz, Kalabalık bir yokluktur bu şehir. Saatler tıkır tıkır çalışır,
Reklam
Gözlerine, gözbebeklerine derin derin baktım, gökyüzü mavi geceleğini giymesine az vakitler kala, güneş ufukta tüm kızıllığı ile dünyaya elveda derken. Sıkı sıkı tutunduğu o papatyanın gövdesinden düşüp solmamak, hep güçlü ve sağlam kalmak için direnen bir tomurcuk bir yaprak, papatyanın ta kendisidir o. Akıta akıta kuruttuğu gözyaşlarından geriye
Kıyısız
"Senin de kıyılarını Elinden aldılar mı ?" - İ. Tenekeci /Üç Köpük Kıyısız bir denizin çırpınışı içinde dalgalanıyor tüm sözcükler, kayıp ve artık
Yazmaktan Korktuğum Kelimeler
Yazmaktan korktuğum kelimeler dizildi mısralarıma , Mısralarım da boğuluyor duygularımla aynı rüyada , Rüyalarım ise hayal olup Kaf dağının arkasına kaçıyorlar yavaş yavaş Bilinmeyen bir mekan ve zamandan, kimsenin duymadığı bir ses işittim,Bahar geldi, diye… Yapraklar hiçbir zaman böylesine sarılmamışlardı umutlarına Peki ya neydi, o yaprakların
Güneşin hiç doğmadığı yerlerin peygamberiydi oysa Yusuf..
Göğsümü paramparça ederek geçerdi zaman; kudurmuş bir hayvanın pençesiyle, zerre kadar acımadan kanatırdı çocuk göğsümü.. Çoktan ölmem gerekiyordu belkide ama birşeyler oldu ve ölmedim.. Bir sebebi vardı muhakkak.. Hiçbir acı sonsuza kadar sürmez derlerdi.. Güneşin doğmadığı yerlerin peygamberiydi oysa Yusuf.. Ya bir kuyuda.. Ya da zindan da.. Gece koynuna alırdı, soğuk matemiyle.. Bazen hayallerimi bazen de düşlerimi üşütürdü, çırılçıplak ayazda.. Hep unutulmuşum sanki soğuk ve karanlık bir yerlerde.. Ne kör sağır kervanlar duymuş kahır dolu, isyanlı sükutumu.. Ne de sevdiceğimin ılık ve ısıtan nefesi öperek soldurduğu öksüz dudaklarımda.. Yaşıyorsam aşktandır.. Ölmüşsem de ecelden.. Adresim de bulunmaz sevdiğimin cebinde.. Bir kaç damla gözyaşı.. Aldırış etmeden dalıyor gözlerim zamanın zemherine.. Ah şu yaşamak dedikleri, ölümün kasvetinde bocalamak.. Sancısı her daim artan bir özlemi, ölümden gayrı ne susturabilirdi? Karşılıksız kalmış sevdalar gibi.. Mahsun öylece, kendi halinde.. Gün olur bozguna uğrardı hayallerim.. Gün olur yalnızlığında bir bayramın.. Âleme kapalı; Allah'a açık.. Ne kadar da dağlamışlar seni yüreğim.. Yâr olmayınca yâd olurmuş benim memleketim.. Benim vatanım..
Reklam
Bâyezid Bestami Hazretlerinden kıssa
Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kur’ân-ı Kerîm’i hatim eyleme bahtiyarlığına eriştin.” Bu ses onu çok üzdü. Nefsinin
235 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.