Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fahreddin Paşa’nın Medine’den gönderdiği Mübarek Emanetler: 1 Hz. Osman’ın ceylan derisine kendi elyazması mushaf-ı şerif. 5 elyazması Kur’an-ı Kerim. 4 Kur’an-ı Kerim cüzleri (Eczâ-yı Şerife). 5 değerli taşlarla donatılmış altın kaplamalı Kur’an-ı Kerim kabı. 1 gümüş çerçeveli yeşil kadife üzerine pırlantalar ve incilerle Hz. Peygamberimiz’in (sas) adı yazılı Hilye-i Şerif. 1 som altın üzerine pırlanta ile Kelime-i Şehadet yazılı altın levha-i şerife. 8 pırlanta, inci, mercan ve anber tesbih. 2 gümüş kaplama ve işlemeli rahle. 1 Sultan Aziz Han’ın pırlantalı, altın tuğrası. 4 pirinç sancak başlığı ve 3 kılıç. 1 ‘kevkeb-i dürrî’ adlı altın üzerine oturtulmuş 4 parça elmas. 14 pırlanta ve zümrütlerle bezenmiş altın askı. 11 pırlanta, yakut, zümrüt ve incilerle bezenmiş altın kandil askısı. 1 değerli taşlarla bezenmiş altın kandil. 1 altın kahve askısı. 5 değerli taşlarla bezenmiş altın şamdan. 4 altın makas. 9 altın gülabdan ve 8 buhurdan. Ayrıca çeşitli altın ve mücevherat; çelenk, çiçek, iğne, gerdanlık, küpe, yüzük, bilezik, kemer ve zincirler. Mücevherat kutusu ve çekmecesi. 49 parça şal ve sırma işlemeli perde. Medine’de Sultan Mahmud, Arif Hikmet Efendi kütüphaneleri ile diğer bazı kitaplıklarda bulunan değerli eserler.
Osmanlı'da hayat ağacı servidir. Bazı hilye-i saadet levhalarında servi motifi iki tarafta yer alır. Servi motifi Osmanlı mezar taşlarında da en çok rastlanın motifler arasındadır. Mezar taşlarında hayat ağacı bölümünde bilgi ve görsel malzemeye yer verilmiştir.
Reklam
Şeb-Çerağ
Şeb-çerağ, “gece çırası” demektir. Geceleyin parlayan yâkût veya inciye de bu ad verilir. Efsâneye göre Gâv-ı Bahrî (suaygırı) adlı bir hayvan bazı geceler otlamak için denizden karaya çıkar ve beraberinde getirdiği şebçerağ adlı mücevherin aydınlığında otlanırmış. Bir defasında avcılar bu hayvanı ürküterek şebçerağı ele geçirmişler.
Hz. Ali (r.a) başka bir sıfatı için şöyle dedi: “Onu ansızın gören ondan korkar (heybetinden çekinir); onunla yakın olanlar (onu iyi tanıyanlar) ise onu çok severdi.” Onu anlatanların hepsi sözlerini şöyle bağlar: “Ne ondan önce, ne de ondan sonra bir benzerini görmedim.”
“O temiz soylu Nebî ömrü boyunca hiç kimseye kendi nefsi için öfke göstermedi… Ve bir eşi daha yaratılmamış olan dudaklarından, hiçbir kimse için asla kırgınlık getirici bir söz çıkmadı..”
Sayfa 142
549. Kıl ile örtülmemiş bedeni tıpkı bir núra benzerken ben onun vücudunu nasıl övebileyim?!. 550. Sanılır ki bir nûr denizi idi; yahut Allah'ın didarının denizinde bir sadef 551. En güzel biçimde yaratılmış olan o sevgili vücudunu açtığı vakit daha da güzel olurdu. 552. Eğer söz açılıp da konuşulacak olsaydı, onun bedeninin iki yanından birinin Fatiha 'ya benzediği anlatılarak söze başlanırdı. 553. O gümüş bedenli Peygamber, nurdan bir servi idi. Bu yüzden ona "Dinin direği" derlerse layıktır. 554. Nasıl ki bedeni tüyden, kıldan pák idiyse, dili de kin ve hileden âzâde idi.
Reklam
Rîş-i pâkinde usûli çoğıdı Katı çok târ-ı beyâzı yoğıdı Ol mübarek sakalından anı bil Ancak ağarmış idi on yedi kil Dahi icmâ' ile merdân-ı İlâh Dimiş ol lihye-i müşgîn-i siyâh Ne kıvırcık ne dırâz idi kati I'tidal üzre idi her ciheti
Sayfa 226
Säki-i Kevser, "Kevser dağıtan" demektir. Cennetteki kevser suyunun sakiliğini Hz. Ali yapacağı için Hz. Ali hakkında läkap olarak kullanılır.
Hâk-i dergâhın ararlar bî-şek Mahdan mâhiye dek mülk ü melek Mahdan mahiye (aydan balığa kadar göklerin ve denizlerin arasında) olan bütün mülkler ve melekler, hiç şüphesiz senin yolunun toprağını ararlar.
Sayfa 169
Her dem eylerdi dehân etse küşâd Nice Şirin'i o lebler Ferhad Her ne vakit bir kelâm için açılacak olsa o şirin dudaklar nice Şirinleri Ferhat'a döndürürdü.
Sayfa 163
Reklam
Söze gelse o dehân-ı bî-ayb Keşf olurdu sühan-i âlem-i gayb O ayıpsız ağız, her ne vakit açılıp söze gelse gayb âlemlerinin sözlerindeki sırlar açığa çıkardı.
Sayfa 163
Eğer insan bir yolda karşısına ansızın Rasulullah'ı görüverecek olsa... ...onun geçişinden heybete düşer, asalet ve vakarındaki ziyadelik ile ürperirdi. Eğer bir kişi de Rasulullah ile bir araya gelip onunla söyleşecek olsa... ...o kişi Efendimiz'in kelimelerindeki lezzet ile eğer kabul etsehemen o anda kölesi olmaya razı olurdu.
Sayfa 163
Hâsılı ray-ı arûs-i dehre Nurdan hâl idi ol gül-çehre Velhasıl o gül yüzlü, dünya denen şu gelinin yüzüne nurdan bir ben idi
Ehl-i hüsnün inen a'lâsı idi Katı şîrîn ü dilârâsı idi Güzellik sahibi olanların en âlâsı o idi; en şirin ve gönül süsleyeni o idi
Ney-şeker gibi hayâdan her bâr Eğilirdi önüne bir mikdâr Hayasından dolayı şeker kamışı gibi her vakit önüne birazcık meylederek yürürdü.
Sayfa 156
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.