Bugün hala Batı şuuru ve Batılı öğrenci için dünya tarihi, edebiyat, sanat, ve ilim tarihi, Mısır ve Babil medeniyetlerine bir göz atmaktan Yunan ve Roma medeniyetleri üzerinde ise dikkatle durduktan sonra Hristiyan Ortaçağına ve Bizans’a sadece dokunup Yeniçağ’a atlamaktan ibaret kalır. Böylece ne bu Ortaçağ Avrupası’na, ne de Ortaçağ’da vukua gelenlere gereken ehemmiyet verilmez. İşte bu çağda Müslümaların Batı ile 750 yıl kadar devam eden yakın komşulukları esnasında, dünyanın kültür nakleden bir camiası olduğunu, Yunanlılara nazaran beşer kültürünü iki misli geliştirip Batı’ya birçok mevzuda doğrudan doğruya tesir ettiklerini kim söyleyebilmekte, bundan kim bahsedebilmektedir? Onlara, o da Yunanlıların hatrı için -antik kültür- hazinelerini Batı’ya sadece nakleden -aracı- gibi bir değer verilmektedir. Batı’ya şeref veren bu hizmetlerine karşılık Müslümanlara avans olarak verilen bu biricik sıfat, yani aracılık vasfı, onları yalnız bir postacı hüviyetine sokarken, saklanıp gizli tutulan hakikatler yüzünden onların haysiyetine dokunulmaktadır.
Sayfa 21 - Fuat Sezgin İslam Tarihi Araştırmaları Vakfı, 2017
BİR HAKKIN TESLİMİ Ahmet Kabaklı
Bizim İslam içindeki eski medeniyetimiz, yaşanan, sü­rup giden, tam ahenk çatısı altında çocuklarını barındıran, kendi kendisine yeterli durmadan icad ve temsil eden fakat bunu asla aşırıya götürerek kökünden koparmayan soylu bir medeniyet idi. Bu medeniyet konuşmayı sevmez, iddiayı hafiflik sayardı. Fakat becerikli idi, üstündü, propagandaya ihtiyaç duymayacak kadar sağlam ve şahsiyetli idi. Bugün, o ahenk ve huzüru kaybetmiş bir Türk - İslam çağının insanlan olarak çok konuşuyoruz, hem de lüzumundan fazla konuşuyoruz. Fakat bu konuşmamız, ne yazıktır ki, Batı taassup ve propagandasının Türkler ve diğer İslam milletler aleyhinde verdiği hükümleri tekrarlamak için ve ondan ibarettir. Yani, harcıalem Batı, 14 asırdan beri İslam dünyasına karşı duyduğu kompleksin, kıskançlığın ve. düş­manlığın yalan ile halhamur olmuş iddiasını, kendi yığınlarına benimsetmekle kalmamış, aynı zamanda bize de kabul ettirmiştir. ..... (25.9.1972, Haseki, İstanbul) (Ahmet Kabaklı önsözünden)
Sayfa 13 - Bedir Yayınları 1972 İst.Kitabı okuyacak
Reklam
Bir Temenni: Tercümesini sunduğumuz bu eser, Müslüman Türk aydınlarına sadece mazi ile ilgili bir gurur ve iftihar duygusu vermekle kalırsa, kendisinden beklenen hizmeti tam yapmış sayılmayacaktır. Çünkü dünün o parlak ve aydın İslam medeniyeti ve kültürü bugün şiddetli bir buhran geçirmektedir. Müslümanlar eski medeniyet ve kültür üstünlüklerini kaybetmişlerdir. Ortaçağ ve Rönesans devrindeki Batı, Müslümanlara muhtaçtı; Bugünkü Müslümanlarsa Batı'ya muhtaçtırlar. Onlar bizden aldıkları ilim ,ve kültür nurlarıyla ilerlemişler, bizler ise eski parlak medeniyetimizi yitirmişizdir. Müslüman münevver, mazinin parlaklığıyla beraber şimdiki zamanın karışıklığını ve zorluklarınıda düşünmekle mükelleftir. Eski kültür ve medeniyetimizi canlandırmak ve parlatmak için ne yapmalıyız, nasıl çalışmalıyız; niçin geriledik, neden üstünlüğümüzü kaybettik?.. Bu kitap, imanlı aydınlanmızı bu sahada düşünmeğe sevkedebilirse, kendisinden bekleneni yerine getirmiş olacaktır. Bedir Yayınları
Sayfa 3 - Bedir Yayınları - 1972Kitabı okuyacak
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Bugünkü dünya artık yalnızca Avrupa'dan oluşmuyor ve avrupa tarihi de artık dünya tarihi değil.Diğer kıtaların halkları da artık dünya sahnesine çıktılar. Ama yeryüzünün bütün parçaları istisnasız dünya tarihî oyununa katılsalar da , bizim kafamızdaki tarih resmî bir ortaçağ 'dünya haritası'dır. Bu harita dünya denizi Avrupanın çevresinde dalgalanır ve merkezindeki 'cennet'te yalnızca Yunanistan ve Roma yer almıştır." Önsöze bu sözlerle başlamış yazar. Aslında dünya tarihi deyince aklımıza nasıl da sadece batı geldiğini, hatta sadece antik roma ve yunanistan tarihi geldiğini her sayfada yüze vurmuş. Doğunun bitmek bilmeyen engin biliminin ve bilim adamlarının nasıl batı tarafından sahiplenildigini , doğu kültüründen ve biliminden etkilendiğini nasıl inkâr ettiğini , hatta doğunun çok değerli bilim adamlarının ismini bile değiştirerek nasıl batı bilim adamıymış gibi yıllardır insanlara inandırıldığını çok güzel bir dille anlatmış yazar. Gerçekleri öğrenmek isteyenlere tavsiyedir.
Batı'yı Aydınlatan Doğu Güneşi
Batı'yı Aydınlatan Doğu GüneşiSigrid Hunke · Kaynak Yayınları · 200817 okunma
Kim ki bilgiyi aramak için ocağını terk eder, Allah'a giden yoldadır. Öğrencinin mürekkebi, din uğruna şehit düşenin kanından daha kutsaldır. Hz.Muhammed
Sayfa 245Kitabı okudu
Farabi, el-Medinetü'l Fazıla (İdeal Devlet) kitabında İslam coğrafyasının bilim ve felsefenin merkezi halini almaya başladığı kendi dönemiyle ilgili "Felsefe ana vatanına geri döndü" der. Felsefeyi eski Yunan'ın Keldanilerden aldığının birçok eserde geçmesi, Sokrates'in eski Yunan çoktanrıcılığına karşın -bariz olarak anlaşılan-
Reklam
28 öğeden 41 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.