Dudaklarım kadar kuru insanların yarası
Ve içlerinde rehin kalan yüreklerin sancısı
Kaçtım, bilmiyordum ki hangisi kendisi
Vurup kapıyı çıktı,çingeneler karton evlerinden
Bacağı kırık birkaç köpek vardı peşlerinde
Bıçak yemiş gibi kanıyordu sesleri
Göz göze değmiyor liğme liğme canları
Başında kel taşır babalar, sırtlarında kambur
Durakta tabut beklerken ıslanarak...
Kaç kıyamet kopsa irkilirsin uykudan cayıp?
Hayat boyu konuş ölüm senin ağzının payı
Bir şehri terk ettim gecenin körü
Cebimde biraz tütün, dilimde küfürün külü
İşin kötüsü yürüyüp giden yolların sonu yok
Yeminler eziyorum, topuklarım kanıyor
Başımda yuvalandı bulutlar, içlerinde umutlar
Budandıkça güçleniyor sabrım
Yollar boyu cinayetler yükleniyor bavul
Onca sayfalara tükürdüğüm genzimdeki çamur!
Olursam olurum yarın; ölürsem ölürüm
Bir düşündükçe varım, bir de söyledikçe
Kim olsa düşer, kim olsa düşer
Bir unuttukça yokum, bir de görmedikçe