Sen, seni kaybetmenin ne demek olduğunu bilemezsin. Sen seni hiç paylaşmadın ki… Hiç sensiz kalmadın ki… Hayır, sakın içindeki o amansız sürgünden bahsetme bana! O büyük yalnızlığından, seni çocukluğunda terk eden ve dönüp içine her baktığında o koca boşluğunda yeniden ve hep yeniden kaybolduğun benliğinin o karanlık kuyusundan, sakın, söz etme! Sakın, bana sensizliğinden bahsetme! Çünkü o dipsiz karanlık, sensin. O bulamadığın kendinsin sen. Bütün kayıplarınla, intiharlarınla, vazgeçişlerinle, savruluşlarınla, ruhunun sürgünlerine yaptığın bitmeyen yolculuklarınla, sensin, o… O, sensin işte. Ben, onu sevdim. Ben, senin içindeki o yakıcı yokluğu sevdim. İçindeki o sonsuz boşluğu, o özlediğin benliğini sevdim. Sen, hiç senden mahrum kalmadın, sevgilim!

Sabahlara dek dolaşıyorum orada burada… Kimseyle bir derdim yok, sadece iyi kalpli, okumuş, acemi bir serseriyim ben… Kibar bir aylaktan başka bir şey değilim, bu koca kentte…