Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün bir kelimenin muhteşemliğine mest oldum. Atasözlerini işlerken yabancı uyruklu bir öğrencim kendi kültürlerinde "Bir çocuğun sevinci cennete girer." gibi bir atasözünün varlığından bahsetti, bayağı coştum. Okulumda küçük bir bey var, pencereden gizlice sınıfıma bakmak ve kapıyı tıklatıp saklanmak suretiyle benimle oyun oynuyor, kısa bir saklambaçtan sonra sohbet ediyoruz falan... Erkekler her yaşta aynı, şaşırtmıyor :D Pazardan çilek aldım, bu nimetin şükrünü nasıl verebiliriz bilmiyorum. İlk öğrencimle karşılaştım, vay be. Safi masumiyet, vefa ve muhabbet dolu, çilek aromalı bir günden kelimelerin gücü adına iyi geceler diliyorum :)
Dehşete Kapılarak İzlediğim Belgesel..
Hepiniz çocuk istismarcılarısınız kolayca etkilenen çocukları sömürüyorsunuz. Ve onlara çılgın ideolojik inancınızı aşılıyorsunuz. Birçok fanatik görüşe sahip olan ama hiçbirinin erkekler kızdır, kızlar erkektir düşüncesi kadar bozuk olmadığı bir inanç, bu aşağılık saçmalığı genç kızlar erkekleri soyunma odalarına paylaşmaya zorlama noktasına kadar öğrencilere dayatarak bu çocukları güvenlikten, mahremiyetten ve daha da önemli bir şeyden hakikaten mahrum bırakıyorsunuz. Eğer eğitim hakikate dayanmıyorsa hiçbir değeri yoktur. Daha da kötü zehirdir. Siz zehirsiniz, saldırgansınız. Neden bizi konuşmakta alıkoyuyorsunuz anlayabiliyorum. Siz de fikirlerinizin savunulmaz olduğunu biliyorsunuz. Karşı tarafı susturuyorsunuz çünkü bir argümanınız yok. Sadece bizim susup gitmemizi umarak, acınası küçük korkak alçaklar gibi yataklarımızın altına saklanmamızı. Ama öyle yapmayacağız size söz veriyorum. Bu cümleler kadın nedir? belgeselini hazırlayan Matth Walsh tarafından mahkeme de söyleniyor. Belgesel de cinsiyet karmaşıklığı ve LGBTQ konusunu ele alarak tüm insanları özellikle de kadınları nasıl kullandıklarını çarpıcı bir şekilde bize gösteriyor ve bunu trans olduklarını iddia eden kişiler ve bu kişiler üzerinde çalışan doktorlarla röportaj yaparak hazırlıyor. Belgeseli bitirirken dehşet içinde kalıyorsunuz. Çünkü mevcut olan durumun dehşeti belgeselede yansımış. Kesinlikle kesinlikle izlenilmesi gereken bir belgesel. youtu.be/oyJ2ZGy0Mwk?si=...
Reklam
Hangi memlekette, erkekler, kadın yardımını küçük görmüşlerse, o memleket mahvolmuştur.
Kemal Tahir
Kemal Tahir
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
Soru : Bayanların evde veya dışarıda pantolon giymesi caiz midir? Cevap : Küçük kız çocukların kız çocuklarına ait kıyafet giymeleri, erkek çocukların da erkek çocuklarına ait kıyafet giymeleri gerektiği, aksi takdirde bunun tahrimen mekruh olduğunu, bu kerahetin elbette mükellef olmayan çocuk için değil, ebeveynidir. Çocuklarda durum bu iken
"Çocuğun mu var, derdin var!" diye hayıflandı kadın.. "Daha başından aldınız o çocuğu! Onu kabullendin ki sana diğer çocuklara da sabredebilme, bakabilme; güneş misali yuvaya doğma ilmi yüklendi içinize.." diye bir ses fısıldadı yan tarafından. " Kaç yasındasın" diye sordu yaşlıca olan "21" diye
Reklam
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.