…Kuşkusuz, sonucun zafer olmasını dileriz, fakat amaç zafer değildir. Amaç, Allah’ın rızasını kazanmaktır. Onun rızasını kazanabilmişsem, görünürde yenilmiş de olsam gerçekte galip sayılırım.
İlginçtir ki, Kureyş müşriklenin tavrı günümüzde de devam ediyor. İslam'ın mücerret doğrularına karşı hassasiyet göstermeyen günümüz cahiliyesi, işbu doğruların sonuçları ilan edilmeye ve uygulanmaya gelince İslam'a olan husumetlerini açığa vurmaktan kaçınmıyor. Nitekim günümüzde kimse kimseyi bankaya para yatırmaya zorlamıyor yahut kimsenin namaz kılmasına karışılmıyor, kimsenin Allah'ın bir ve tek olduğunu beyan etmesine ses çıkarılmıyor denilmesine rağmen, Allah'ın bir ve tek olduğuna inanmanın İslam'ı bütünüyle yaşama sonucunu doğurduğu ortaya çıkınca bazı kesimlerde tedirginlik görülmeye başlıyor.
Günümüzde iktisadi hayattan daha ciddi, üzerinde düşünmeye değer daha önemli bir olay kalmamış gibidir. Rızık kaygısı ön almış, her şey metalaşmış, alım satım konusuna dönüşmüştür. Hasbi davranış unutulmaya terk edildi. "Allah rızasından" bahisle bir talepte bulunmak yadırganır oldu. Komşuluk, dostluk ilişkileri bile çıkar ilişkilerine dayandırılıyor. Hatır-gönül, Allah rızası, hasbilik neredeyse unutulmuş, uzakta kalmış bir hatıra mesabesine indirgenmiştir.