Batı’nın gösterdiği yeni gücü, daha çok harpte mağlubiyetlerle anlayan Osmanlılar Batı’nın üstünlüğünü aramaya koyulurlar. Bunu da uzun zaman Batılıların bir nevi “tılsım” a sahip olmalarına bağlarlar. Bu “tılsım” Batı medeniyetinin “üst yapısı” ve Frenkçe yaşamdır. Böylece “sebep” yerine “netice” üzerinde durulmuş oluyor.
Biz, bu eserimizde Osmanlı-İslâm toplumunun ve bugünkü Türkiye’nin Batı toplumlanndan ayrılan bazı özellikleri olduğunu gösterebiliyorsak en önemli gayelerimizden birine varmış sayılırız.
Bu araştırmanın amacı tarih bilimleriyle modern "davranış" bilimlerinin -ve bilhassa sosyoloji, psikoloji, sosyal antropoloji nin metodlanmrt- ne şekilde birleştirilebileceklerini göstermektir.
İdeolojinin, gerçeği "maskeleyen", doğruyu olduğu gibi yansıtmayan bir sistem olarak nasıl çalıştığını araştırdığımız zaman, bu görüngüyü artık sistematiği açısından değil de ikinci bir anlamda, Marx'ın altını çizdiği manada ele alıyoruz.