Gerçekten füsun'u anlıyor muydum ? Önemli olan aşık olduğumuz kişiyi anlamaktır elbette. Bunu yapmıyorsak, hiç olmazsa anladığımızı sanmak da iyi bir şeydir . Bu ikincisinin vereceği tatmin duygusunu bile sekiz yılda seyrek tattım itiraf edeyim .
"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Bilseydim , bu mutluluğu koruyabilir , her şey de bambaşka gelişebilir miydi ? Evet , bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim , asla kaçırmazdım o mutluluğu. "
Çünkü aşk verdiği ıstırap ile ruhumu bir yandan terbiye ediyor ve beni daha olgun bir adam yapıyordu, ama diğer yandan da aklıma bütünüyle el koyarak, olgunluğun verdiği mantığı kullanmama çok az izin veriyordu. Benim gibi uzun bir süre ve yıkıcı bir şekilde aşık olmuş birisi, yanlış olduğunu bildiği bir mantığı, bir hareketi, sonunun hüsran olacağını bile bile sürdürmeye devam eder, zaman geçtikçe yaptıklarının yanlış olduğunu daha da açık görür. Bu durumda, insanoğlunun üzerinde durmadığı ilginç şey, mantığımızın en kötü günde bile hiç susmaması, tutkunun gücüne karşı çıkamasa da, yaptıklarımızın çoğunun aslında aşkımızı ve acımızı artırmaktan başka bir sonuç vermeyeceğini dürüstlükle ve acımasızlıkla bize fısıldamasıdır.
füsun’un sırtıma geçen parmaklarında, denize giren o miyop ve masum kızın yüzme öğrenirken bir anda boğulacağını sandığı zaman yardıma yetişen babasına bütün gücüyle sarılırken hissetiği ölüm korkusuna benzer bir şeyler vardı.