Nefs üzerine...
" Bir an olsa da seni ekmek derdinden kurtarsalar, o vakit de çarşafların etrafında dönüp dolaşmaya başlar, kadın sevdasına düşersin. Derken birden iştahın açılır, dilek denizin dalgalanmaya başlar. O vakit de ekmekle ve kadınla dolu bir şehir gerek sana. Yılandın, derken ejderha oldun. Bir başın vardı, şimdi yedi başın var ! "
Annesinin yanındaki çocuk, annesi ona kızdığında bile annesine sarılır. Annesinden başka kimsesi olmadığını düşünür… Ondan başkasından yardım istemez. İyiliği de, kötülüğü de hep odur… Aynı şekilde duâda «Yalnız Sana kulluk ederiz.» denir ve belâya uğrayınca «Senden başkasından yardım dilemeyiz» Deriz ki, sadece "Sana kulluk ederiz ve yardım beklentimiz de sadece Sen’dendir.”
Reklam
Takdir sonucu kaybettiğin her şey, kesin olarak bil ki, seni belâdan kurtarmıştır. Der ki (Rabb-i Rahîm): «Kaybettiklerinize üzülmeyin…» (el-Hadîd, 23) Kurt gelip koyunlarınızı telef etse bile... Çünkü o belâ, daha büyük belâları defeder; o zarar, daha büyük zararlara engel olur.”
Ateş daima su ile korkutulur. Çünkü onu söndürür. Fakat su, yanmaktan ne vakit ve nasıl korkar?
Sayfa 972 - 4. Cilt 7282. BeyitKitabı okuyor
Tercüme: Mübtelâ-yı enâniyyet olan kimse, nakdi kalbdan temyîz etmez bir gümrâhdır. Âgâh ol, her ne kadar o ma’nevî ise de ondan kaç! Neşv ü nemâsı olanla olmayan, onun önünde birdir. O her ne kadar yakîn da’vâ ederse de, şekk içindedir. Eğer böyle bir kimse, halk nazarında zekî-i mutlak ise de, mâdemki onun bu temyîzi yoktur, o kimse ahmaktır. Mesnevî-i Şerîf Şerhi, VI, s. 51-52 (beyit: 2556-58).
Sayfa 1544 - cilt 2
Dîvân-ı Kebîr-i âlîlerinde münderic olan gazel-i Arabî şudur: Ey Yemen âhûları arasındaki bir âhû, sen bedende benim gözüm ve rûhumsun! Ey yaşı küçük ve bedeni tâze, ey süt içmekten karîbu’l-ahd! Nâs indinde benim âşık olduğum sâbit oldu; şu kadar ki, aşkımın kime olduğunu bilmediler. Onun rûhu benim rûhum ve benim rûhum da onun rûhudur; bir bedende iki rûhun yaşadığını kim gördü? İster benimle sizin aramızı açın, ayırın, ister ulaştırın, kavuşturun; bence, sizden ne gelirse gelsin; iyidir, güzeldir! Ey Yûsufî yüzlü, Türk başlı, Deylemî saçlı, çenesi Rum ülkesi halkının çenesine benzeyen dost. Dîvân-ı Kebîr, I, s. 566 (beyit: 14676 vd. [Füruzânfer neşri: 2127. gazel]). Tercüme için bk. Konuk, Mesnevî-i Şerîf Şerhi, III, s. 33-34; Can, Dîvân-ı Kebîr - Seçmeler–, III, s. 51; Dîvân-ı Kebîr (trc. Abdülbâki Gölpınarlı), IV, s. 287 (beyit: 2398 vd.).
Sayfa 1527 - cilt 2
Reklam
439 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.