Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benjamin Franklin'in dini inanışları kuvvetliydi, Allah'a derinden inanıyordu. Ölümünden önce şunları da yazmıştı: "Ben, efendim uzun bir hayat yaşadım ve her geçen gün bana şu büyük hakikati daha da berrak gösteriyor: İnsanları idare eden Allahtır... Nasıl bir kırlangıç Allah'ın emri olmaksızın yere düşmezse, bir devlet de onun yardımı olmaksızın yükselemez."
Sayfa 65
Yerli yersiz
Hatipliği ve mizahi söylemleriyle tanınan Amerika'nın 16. devlet başkanı Abraham Lincoln'un, iç savaşın en şiddetli dönemlerinde dahi mizahi hikayeler okuduğu bilinir. Kuzeyliler için yenilgiyle sonuçlanan Fredericksburg Savaşı sırasında, lsaac Arnold adında bir parlamenter, cumhurbaşkanının çadırına girdiğinde onu, Artemus Ward adlı yazarın mizahi bir eserini okurken bulur. Lincoln, parlamentere de kitaptan bölümler okumak ister. Ülkenin 'kan ağladığı' bir dönemde halkın başkanının komik hikayeler okuma isteği parlamenteri hayretler içinde bırakır. Lincoln, elindeki kitabı masanın üzerine bırakırken vücudu titremektedir. Gözyaşları içinde: 'Arnold, eğer sırtımda taşımaya mecbur olduğum bu ezici yükü yere koyup birkaç dakika dinlenmezsem, kalbim paramparça olacak!' cevabını verir.
Reklam
Nejat Muallimoğlu Dünyayı Sarsan Konuşmalar adlı kitabında o günkü tablo için şöyle der: "Minarelerden sala sesleri meydandaki gök gürlemesini andıran yemin seslerine karışırken, minarelerin arasından ve meydanda toplanan kalabalığın üstünden işgal kuvvetlerinin uçakları geçiyordu. Meydanda toplanan hiç kimse ölüm korkusu duymadı. Mücadele ruhu içinde kendinden geçen halk, eğer uçaklardan ateş açılmış olsaydı gelen ölümün farkında olmayacaktı"
Demokrates’ten 100 yıl sonrası bile değil
Atinalılar:”Pratik insanlar olarak,siz ve biz biliyoruz ki,adalet, sadece eşit güce sahip olanlar için bahis konusudur.Güçlü,elinden geleni yapar ve zayıf boyun eğer.Biz,sizin bize zorluk çıkarmamanız için, bizim uyruğumuz olmanızı istiyoruz.Bunu kabul etmeniz bizim olduğu kadar sizin de yararınızadır.” Melianlılar:”Sizinle bir antlaşma yapalım.Böylece biz harp dışı kalalım;sizin düşmanınız değil dostunuz olalım.” Atinalılar:”Hayır.Biz İlahi Adalete inanıyoruz ve biliyoruz ki tabii kanunlara göre güçlü insanlar zayıfları idare eder.Lacedaemon’un bunu bir şeref meselesi addederek,size yardım edeceği hususunda beslediğiniz ümitlere gelince,temiz yürekli olmanızdan dolayı sizi tebrik ederiz,fakat biz,sizin ahmaklığınıza hayranlık duymuyoruz.”
Sayfa 192
Türkçe, hemen her Türk'ün, her meslek mensubunun çok iyi bilmesi gereken bir ölümsüzlük suyu. Bir doktor da, bir avukat da, bir hâkim de, bir mimar, bir gazeteci, bir muhabir, bir sunucu-programcı ve bir anne de Türkçeyi güzel ölçüler içinde bilmek ve konuşmak mecburiyetinde. Nejat Muallimoğlu diyor ki: "Dil yalnız, 'Günaydın, nasılsın, iyi misin? Karnın aç mı?'dan ibaret değildir. Bir dil, ilmi, dini, sanatı edebiyatı, felsefeyi, hissi, ruhu ve fikri anlatmalıdır. Dili özleştirmek, onu başlangıcına götürmektir. Bir çocuk doğduğu zaman 5 kilo ağırlığındadır. Büyüdüğü zaman 55 kilo gelir. 5 kiloyu çocuğun özü olarak kabul etmek, o çocuğu 5 kiloya düşürmek mümkün müdür?" Nejat Muallimoğlu'nun Türkçe Bilen Aranıyor isimli kitabını, hem kendimiz için, hem de büyük milletimizin bugünü ve yarını için dikkatli okumamız lâzım.
Sayfa 190Kitabı okudu
"Teknik üniversite" sözü doğru olsaydı, şunların da doğru olması gerekirdi: "edebiyat fakülte," "sanat enstitü," "felsefe bölüm," "coğrafya şube."
Sayfa 36
Reklam
"Ağır bir hastalık geçirmek, trafik kazası geçirmek, sinir buhranı geçirmek" o tehlikeyi ucuz-pahalı atlatmak demektir, ölmek değil.
Sayfa 35
Nitekim sebep olmak, "bir şeyin olmasını, belirtip ortaya çıkarmaya âlet ve vasıta olmak, yardımcı olmak" demektir ve dilimizde yalnız menfi(olumsuz) durumlar için kullanılmaktadır.
Sayfa 21
Bilginiz ne kadar fazla olursa olsun, onu, diğerlerini rahatsız edercesine kullanmayın.
Sayfa 52
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.