Özür dilemek,
teşekkür etmek,
ilk adımı atmak,
gerektiğinde alttan almak,
anlayışlı olmak,
Sizi ezik biri yapmaz, egosuz
sevip değer verebilen güzel bir
insan yapar. Hatırlatayım bunu.
"Zaman insanla oynamayı seven, hem zalim hem de merhametli bir tanrıdır. Ona karşı çıkamazsın, yapman gereken beklemek. Onun, derin bir unutuşla bizi rahatlatacak örtüsünü üzerimize örtmesini beklemek..."
Bu nedenle askerî harekât yöntemi: Düşmana yamaç yukarı saldırma, yamaçtan aşağı gelen düşmanın önünde durma, kaçıyormuş gibi yapan düşmanı kovalama, sıkı askerlerinin üzerine yürüme, düşmanın yemini yutma, geri çekilenlere müdahale etme, düşmanı kuşattığında ona kaçabileceği bir alan bırak, köşeye sıkışmış düşmana baskı yapma. İşte bu savaş sanatıdır.
Orduyu iyi yöneten kişi düşmanın savaşma şevki yüksekken saklanır, savaşma şevki düşmeye ve geri çekilmeye başlayınca saldırır, işte bu morali yönetmektir.
Disiplinli ve sakin olmak, düşman askerleri arasında beliren düzensizlik, disiplinsizlik ve heyecanı beklemek, kendine güveni oluşturmak demektir.
Düşman daha uzaktayken hedefe yakın olmak, düşman çabalarken dinlenmiş, karnı tok bir orduyla aç ve yorulmuş düşman ordusunu beklemek, işte bu gücün kullanımı demektir.
Bayrakları yukarıda ve düzenli bir durumda ve doğru askeri pozisyonda olan düşman ordusuna saldırma, işte bu değişime uyum sağlamaktır.
Savaş siyaseti der ki:
Sesli komutlar duyulmaz, onun için davullar vardı, herkes birbirini göremez, bu nedenle flamalar vardır.
Bu davullar ve flamalar askerin kulağı ve gözüdür.
Askerleri belli bir yöne yönlendirince, cesaretli olanlar ileri atlmaz, korkaklar da geri çekilmez, bu birlikleri yönlendirme kuralıdır.
Gece savaşında çoğunlukla davul, gündüz savaşlarında flamalar kullanılır, bunlar askerlerin gözü kulağı olur.
Bütün ordu savaş ruhunu kaybedebilir, komutanlar da morallerini yitirebilirler.
Sabah askerlerin savaşma isteği yüksek, gün ortası biraz daha az olur ve akşam da geri çekilmeye yatkın olurlar.
Askerî konuşlanış suyun durușu gibidir, su yüksekten aşağıya doğru akar, askerî konuşlanış da [düşmanın] güçlü tarafından sakınıp zayıf tarafına saldırmaktır; su nasıl ki yerin şekline uyarak aşağı doğru akarsa savaş da düşmanın durumuna göre zaferi tayin eder.
Nasıl ki suyun sabit bir șekli yoktur, savaşta da tek bir konuşlanış yoktur. Düşmanın değişen hareketlerine rağmen muzaffer olana akıllı komutan denir.