"Ölümde adalet aramayın. "
Sayfa 398 - ÖlümKitabı okudu
" Beni sık sık aşk tanrısıyla karıştırırlar. Ölüm'ün Aşk'la sandığınızdan da fazla ortak yanı var. Ama sizi temin ederim ben Ölüm'üm. "
Sayfa 394 - ÖlümKitabı okudu
" Hayat sadece biteceği için değerlidir, evlat. Bir tanrıya kulak ver. Siz ölümlüler ne kadar şanslı olduğunuzu bilmiyorsunuz. "
Sayfa 320 - MarsKitabı okudu
'Gerçek bir erkek silahı,' demişti Mars. Dangalak.
Sayfa 207Kitabı okudu
Frank topkeklerden nefret ederdi. Yılanlardan da nefret ederdi. Hayatından da nefret ediyordu.
Sayfa 207Kitabı okudu
Cidden hayatım yerle bir oldu yaa
Büyükannesi kutuyu ona verdi. Frank de titreyen ellerle kutuyu açtı. İçi kadifeyle kaplı kutuda dehşet verici, insanın hayatını yerle bir edici, son derece önemli bir... Odun parçası duruyordu.
Sayfa 106Kitabı okudu
Percabeth diye ölmüşüm
Ayrıca kesin olarak hatırladığı tek anıyı paylaşma konusunda tereddütlüydü. Annabeth'in yüzünü, sarı saçlarını ve gri gözlerini, gülüşünü, ona sarılışını ve ne zaman aptalca bir şey yapsa ona bir öpücük verişini gayet iyi hatırlıyordu.
Beni bayağı bir öpmüş olmalı, diye düşündü.
Sayfa 30Kitabı okudu
Belli belirsiz bir üzüntü çöktü Percy'nin yüreğine. İçinden bir his ona daha önce san Francisco'ya geldiğini söylüyordu. Bu şehrin,geçmişinden Hatırlayabildiği tek kişi olan Annabeth'le bir bağlantısı vardı.
Sayfa 2Kitabı okudu
Kolyeye gelince,ucundaki dört kil boncuk farklı sembollerden oluşuyordu. Bunlardan biri üç dişli bir yabaydı. Diğeri minik bir Altın Post'tu. Üçüncüsünde bir labirent resmi vardı ve sonuncusunda da etrafında tanımadığı isimler bulunan bir bina resmi vardı. Bina Empire State olabilir miydi? Percy boncukların sanki bir aile albümünün birer parçasıymış gibi önemli olduklarını hissediyordu,ama bunların ne anlama geldiğini hatırlamıyordu.
Percy eski hayatını düşündü:New York'taki annesini,Melez Kampı'nı,Annabeth'i...8 ay için bunları kaybetmişti. Şimdi hafızası yerine gelmeye başlamasına rağmen... Evinden hiç bu kadar ayrı kalmamıştı. Yeraltı Dünyası'na gidip geri gelmişti. Birçok kez ölümle burun buruna gelmişti. Ama binlerce kilometre uzaklıkta,Olimpos'un gücünün geçmediği bu yerde,piknik masasının başında otururken kendisini hiç olmadığı kadar yalnız hissetti.