“Cemiyetlerin yüksek derecesi olan medeniyet devlet ve saltanat mertebesidir. Bu topluluklar, bir devletin koruyuculuğu altında birbirlerine fenalık etmekten ve düşman endişesinden azâde yaşarlar; bir yandan beşeri ihtiyaçları tedarike, bir yandan da insanî olgunluğa erişmeye uğraşırlar.”
Osmanlı maliyesinde maaşların 354 günlük İslami ay yılına göre
ödenmesi eski bir gelenekti . Buna karşılık güneş yılında mevsimlerin sırası
değişmediğinden, devletin mali yılı, tarımsal vergilerin toplanmasında güneş
yılına uymak zorundaydı.1 Bu, bütçe muhasebesinde, özellikle de maaş
ödemelerinde tutarsızlıklara yol açıyordu. Her takvim yılının sonunda doğan
toplam maaş hakları , güneş yılına göre 11 gün eksik kalıyordu. Bunun
sonucu, otuz iki yılda bir, bir fazla ay yılının ortaya çıkmasıydı. Başka bir
deyişle, otuz i ki yıllık bir dönem boyunca devlet yalnızca otuz i ki yılın
vergi sini toplarken, maaşlı kesim otuz üç yılın maaşını talep edebiliyordu.
Bu da devletin dönem dönem ekstra ödemeler yapmak zorunda kalması
demekti . Sahillioğlu bu durumun, devlet maliyesindeki büyük döngüsel
krizlerin esas nedeni olduğu ve ücretli askerler arasında hoşnutsuzluğa yol
açtığı kanısındadır. Asker maaşlarının toplam bütçenin yüzde 1 2'sini alıp
götürdüğü unutulmamalıdır. Yeniçeri maaşları her yıl dört taksitte
ödendiğinden, her sekiz yılın sonunda bir ekstra ödeme, her otuz iki yılda ise
dört ekstra ödeme zarureti doğuyordu.
RESMİ MAKAMLARIN DEVLETÇE SATIŞI, PiŞKEŞ VE RÜŞVET
1596 tarihli Relazione'sinde İstanbul'daki Venedik bailo'su Malipiero,
Osmanlı Devleti' ne layiha sunan, Koçi Bey gibi yazarları teyit ederek, en
yüksek devlet görevlerine ancak --veziriazamlık için 80.000, defterdarlık için
40-50.000 altın gibi-- muazzam rüşvetlerle gelinebileceğini vurguluyordu. (1)
Bir kere mevki sahibi olduktan sonra, verdikleri rüşvetin karşılığını başka
önemli tayinler için kendileri rüşvet alarak çıkartıyor, dolayısıyla bütün
devlet görevlileri bu rüşvet zincirinin bir parçası hal ine geliyordu.(2) Bu
uygulama o kadar olağanlaşmıştı ki, olanca safiyetiyle Evliya Çelebi, bir
kadı'nın geliri için, biri rüşvetler dahil biri de rüşvetler hariç olmak üzere iki
ayrı rakam verebiliyordu.(3)
KAYNAK =
1 Aktaran : Steensgaard ( 1 972), s. 1 78; rüşvet konusunda aynca bkz. Yücel ( 1988), endeks rüşvet; Koçi Bey (1939), s. 59; İnalcık (l 992c ).
2 Naima (1281 H/1 864), VI, s. 26.
3 Evliya Çelebi (1 896), il, s. 82.
Bir Jön Türk Ve İttihatçı Olarak Ahmet Rıza Bey – 2

Osmanlı’da Modernleşme Sürecinde Bir Aydın: Ahmet Rıza
Modernleşme süreciyle alakalı yargıların başında bunun bir zorunluluk olduğu anlatılmaktadır. Eğer bu düşünceyi ya da hayat tarzını bir hareket olarak kabul edecek olursak genel manada modernleşme hareketlerinin araç haline getirilmesi