Cahil insan yüksek bir mevki sahibi olmakla faziletli biri olmuş sayılırmış.Süslü elbiselerle zariflik satan cahiller zarafeti ve nezaketi elbiselerin de aramışlar oysaki bütün zerafetin mahareti terzilerine aitmiş kendilerinin beyni ve ahlakı elbisesiz kaldığından teessüfe şayan sayılırlarmış.
“Bedelini kafan ve aklınla ödemek zorunda olduğun ideallerini yıkıyorum, küçük adam. Büyük, ebedî umudunu ele geçiremeyince, aynada görmek istiyorsun. Oysa, yalnızca kendi sıkılmış avucundaki hakikat seni bu yeryüzünün efendisi yapabilir! “
•Bu eser politikaya, diktatörlere ve genel anlamda fikirlerini yok sayan insanlara bir gönderme niteliğinde
Osman Yükselin kitaplarını okumadan önce kendisini okumanızı öneririm.
Yavuz Bülent Bakiler'in "Serdengeçti Geldi Geçti"
Abdurrahim Balcıoğlu "Osman Yüksel Serdengeçti" isimli eserleri okumanız sizler için ışık olacaktır.
Mabetsiz Şehir eserinde ,ülkemizdeki inkilaplarla beraber din yıkımını korkusuzca anlatması takdire şayan.
Mabetsiz ŞehirOsman Yüksel Serdengeçti · Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları · 2018233 okunma
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
Modern olmayı sadece giyim-kuşamdan ibaret sayan ham modernistleri şair hicveder.
"Oğlan hoppa, kız züppe, ana sürtük, baba kaz
Bundan daha asri aile olamaz
Asriliğin manası edep, irfan demektir
Bizdekine gelince düpedüz b...k Yemektir"
(Osman Yüksel Serdengeçti)
İslâm milletleri içinde ve bütün dünyada Türkler ahlâklarıyla temayüz etmişlerdir. "Asyanın Üstünlüğü ve Düşkünlüğü" kitabının müellifi F. G., Kanuni Sultan Süleyman devrinde İstanbul'da yetmiş iki buçuk milletin, dinin, dilin kaynaştığı bu yerde dört sene içinde, zabıtayı alâkadar edecek dört hâdise olduğunu kaydeder ki bu hayretlere şayan bir meseledir. Şimdi İstanbul'un alelâde bir semtinde 4 yıl değil, 4 ay değil, hatta dört hafta değil 4 günde zabıtayı ilgilendiren kim bilir kaç hâdise zuhur ediyor?! Ne kanunlar, ne polis, ne jandarma bunları önleyemiyor! Kanunu, jandarmayı, polisi içimizde, vicdanımızda hissetmedikçe bütün bu dış gayretler, teşkilatlar boşuna... Kısaca kanun, polis korkusunun yerine Allah korkusunu kaim kılmadıkça, bütün gayretler boşuna...