DURUŞMA GÜNÜ 14 EKİM 1981 Davanın Önemi ALPARSLAN TÜRKEŞ - Bu iddianame baştan aşağı yalan ve iftiradan ibarettir. Benim bütün hayatım, demeçlerim, konuşmalarım, icraatım bu iddialara baştan aşağı reddiyeden ibarettir. Sayın hakimler, Cumhuriyet tarihimizin en önemli davasına bakıyorsunuz; siz bizi yargılıyorsunuz, tarih ise bizi olduğu gibi
İnsan ne geçmişte, ne de gelecekte yaşar ; asıl olan geçmişi ve geleceği yaşamak değil, onlarla irtibatlı olmaktır.
Reklam
Hangi yeteneklere sahip olursa olsun, bir kişi fertleri kum taneleri gibi birbirinden kopuk yaşayan bir toplumu çekip çeviremez ve onu bütünleştiremez. Bir kalabalık ancak kültür ve medeniyet faaliyetleriyle cemiyet haline gelir; bu da zaman içinde irili ufaklı çok değişik insanların emekleriyle mümkündür.
Sayfa 132Kitabı okudu
Olaya Bak
Oğlu Bayezid ise Avrupa ilimlerine küfür nazarıyla bakan mutaassıp ulemanın tesirinde olduğundan onun zamanında Yunancadan tercümeye ehemmiyet verilmemiştir. Fatih'e kitapdarlık eden Tokatlı alim Mevlana Lütfi, Yunan eserleri ile aşinalık peyda ederek "Eflatun felsefesi ve Delos" gibi kıymeti az bir mevzu üzerinde Taz'if al-Mazbah isminde bir eser vücuda getirmişti. Bu zat, eserlerinde zındıklık işleri arayan mutaassıp ulemanın jurnalleri üzerine Bayezid il tarafından ( 1494'te) idam edilmiştir.
Sayfa 530Kitabı okudu
Ne yazık ki sosyal bilimler adı altında toplanılan tarih, kültürel antropoloji, sosyoloji, psikoloji ve benzerlerinin mensupları her ne hikmetse bilimin genelleyici karakterinden ürkmüşler, insan bilimlerinde genellemelere yer olmadığını söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Mesela geçen yüzyılın (19.yüzyıl) sonlarına doğru romantik Alman tarihçi Wilhelm Dilthey kendinden önceki Schleiermacher ve von Ranke gibi dindar felsefeci, ilahiyatçı ve tarihçilerin geliştirdiği, bireyi "anlamak" yoluyla ancak tarih yapılabileceğini iddia ederken, Amerikalı kültürel antropolog William Graham Sumner da her kültürün kendi değer yargıları çerçevesinde incelenmesi gerektiğini, kültürlerin birbirleriyle karşılaştırmalarının mümkün olmadığını öğretiyordu.
Sayfa 105Kitabı okudu
Türk'ün felsefesi, hiçbir zaman ırkçı olmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milliyetçisi felsefe, hiçbir zaman ırkçı olmamıştır. Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları adlı eserinde ırkçılık ile alay etmiş, “ırk atlarda aranır” demiştir. Bundan dolayı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasalarında “Türk, yurttaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı olan” şeklinde kabul edilir. Ancak, bu hukuksal yaklaşım, tarih, kültür, birlikte yaşama arzusu, din, dil gibi unsurlarla desteklenmiştir. Bir imparatorluk bakiyesinden ulus devlete geçiş sürecinde bu coğrafyanın ve tarihin Türk karakteri devlete damgasını vurmuştur.
Reklam
703 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.