Yani, hayat tamamlanınca, artık ben tamamlandım diye gelip adamın karşısına dikilir mi? Belki de dikilir, nereden biliyoruz ki...Belki de, kimilerinin zebani dediği şey bizim tamamlanmış hayatımızdır...Bizi sorguya çekecek olan melekler de öyledir belki...Korkuyorum, evet...Ne yazık ki, korkuyorum.
Biliyor musun, dünyayı aklıyla gören eli âsâlı bir bilgenin de dediği gibi, hayatımı yeniden yaşayacak olsaydım daha çok hata yapardım. Doğrusu, yaşadığım hayata dönüp baktıkça utanç duyuyorum şimdi. Hatta, laf aramızda, öldükten sonra bu hayat yakama yapışıp benden hesap soracak mı acaba diye korkuyorum. Ne dersin, böyle bir şey olur mu sence?
Reklam
Kısacası, vakit tamam olunca insanın gövdesi bile terk ediyor insanı. Akıl dediğimiz şey de, uzak ve mahcup bir ışıltı halinde, işte o gövdenin arkasından böyle bakakalıyor...
dünyayı ve insanları unutabilmek için aylarca bir kitaptan ötekine soluk soluğa koşturdum durdum.
İnsanlardan iyice sıtkım sıyrıldı açıkçası. Öyle ki, onların yaptığı her şeyde bir sahtekârlık görmeye, görünce de insanın aklına gelmeyecek türden çeşitli tehlikelerle dolu karanlık bir ormanda tek başıma geziniyormuşum gibi korkmaya başladım. Sıcak bir hızla genişleyen gülümsemelerin bile aslında o an için anlaşılamayan başka türlü bir kötülük olduğunu düşünmeye başladım hatta. Bu yüzden, pek dışarı çıkmadım artık, odama kapanarak kendimi tamamen kitaplara verdim.
Hayat dediğimiz şey nerede örselenip nerede buruşuyor, nerede susuz kalıp nerede soluyor ya da nerede yaralanıp nerede kanıyorsa ben kendimi ister istemez orada buluyordum açıkçası.Bulunca da, gördüklerimden acayip bir tat alıyordum. Bu tadı, fena halde acı çektiğim için alıyordum tabii. Evet, tamamen öyle, insanların yaşadığı sefalete bakıp fena halde acı çektiğim için alıyor, doğrusunu söylemek gerekirse, bir yandan da utanıyordum.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.