#lukundoovebaşkakorkular #edwardlucaswhite
Merhaba herkese LWR (listening while reading) tekniğiyle okuduğum ilk kitapla geldim. Efektif okuma olarak geçiyor bu tarz. Ve dikkat dağınıklığı olmadan metinleri hızla bitirmenizi sağlıyor. Tabi storytelde hangi kitap varsa onunla yapabilirsiniz. Dinleme hızını 2.0 olarak ayarladım. Bazen yavaş kaldı bazen hızlı. Ama daha etkili şekilde bitti.
Gelelim kitaba, korku kitaplarına bayılıyorum hele böyle hikaye tarzı olanlar harika oluyor. Goodreads'de o kadar az kişi okumuş ki kitabı şaşırdım. 19. Yy da yazılmış kitap. Yazar banyosunda gaz ile intihar etmiş. İntihar eden yazarların kitapları hep daha farklı olur. Kitap içerisinde 9 adet hikaye var. Aşağıda puanlarını veriyorum.
Lukundoo: 3/5 body horror
Resimli Yapboz: 4/5 sihirli nesne hikayesi
Surat: 2/5 anlamsızdı fantastik ve grotesk karışımı
Alfandega: 1/5 lanetle alakalı hikaye
Tahtadaki Mesaj: 5/5 gotik, Supernatural korku
Amina: 4/5 gulyabani hikayesi
Domuz Derisinden Kemer:2/5 aşırı uzatılmış yarım bıraktım
Kabuslar Malikanesi: 5/5 haunted house teması
Büyülü Ada: 2/5
Bu arada baskısını çok sevdim.
Gerek hikayeleri gerek olay örgüsü (çeviriden mi kaynaklandı, emin değilim) beni içine çekmedi. Kitabı yarım bıraktım.
Kitabın kapak tasarımı ve tanıtım bülteni yazısı beklentimi çok yükseklere çıkardı belki de, bilemiyorum.
İki arada bir derede bırakan bir kitap: İçinde yer alan 13 öyküden sadece ikisi, yani 300 sayfanın 60'ını teşkil eden bölüm kayda değer ölçüde etkili. Ancak bu etki öyle yabana atılır cinsten değil: Her ikisi de birer arzu nesnesine sahip - Animula ve Clarimonda- biri su damlasının içinde, diğeri ise uğursuz karşı apartman dairesinde yaşıyor. Bir çılgın bilim adamı ve bir aşk kurbanı genci odağına alan bu öyküler, son derece akıcı ve merak uyandırıcı biçimde ilerliyor. Gerilim duygusunu ikinci yarısında nispeten kaybeden "Elmas Lens"e karşılık, günlükler şeklinde ilerleyen "Örümcek" giderek büyüyen dehşeti ve tekinsiz atmosferi iliklerinize kadar hissettirerek isminin hakkını veriyor. Bu iki öykü kitapta 4. ve 10. sırada yer alıyor.
Daha kısa yahut daha dengeli bir antoloji içinde yer alsalar gözü kapalı tavsiye edeceğim öyküler, şu halde 300 sayfalık bir kitabı muhafaza etmeye yeterli olur mu, işte günün sorusu.
Birkaç öykü dışında o kadar sıkıcıydı ki bırakırsam bir daha devam edemem kaygısıyla inat edip tek seferde okudum.
Korku kelimesinin ülkemizdeki yanlış tanımlanmasının örneklerini bu kitapta da görüyoruz. Tekinsiz hikayeler, tedirginlik belki biraz da karanlık fakat korku tam olarak nerede ben çözemedim. Gerilim bile neredeyse yoktu öykülerde. O kadar silik bir derleme ki anlatamam.
Evet, yazar deneyimlemek açısından faydalı olabilir ama öykülerin dil ve anlatımı, okuyucuya işlemesi konusunda büyük sıkıntılar var. Gerçekten fazla boş vaktiniz varsa alıp okuyun. Eğer yoksa pas geçseniz de olur.
Aslında ülkemizde şans verilmeyen veya hiç çevrilmeyen yazar olunca desteklemek isterim. Benim de amacım korku türünde eser veren bu yazarı tanımaktı aslında. Bu konuda başarılı oldum ama beni öyküleriyle tatmin etmedi.