Kadının keder yüklü yüzünde, törelerin keskin darbeleri vardı. Bu darbeler az sonra analık duygusunun sıcaklığıla eriyip kayboldu sanki. Ve kadın tatlı bir sesle oğlunun gönlüne uzandı. "Gaffar," dedi. "Git buradan... Git emme, tez gel..."
Bir yandan Fırat, incecik suyunu ötelere sürüklemeye çabalıyor, Bir yandan da, sabah güneşinin altına düşmüş toprak, gece vakti üzerine bulaşan teri kurutuyordu. Ve bu sıra insanlar harman yerine varıp, doğanın bereketini topluyor, dövüyor, buğday ya da arpayı cılık yelin ağzında seliyorlardı.
Reklam
"Anam deyi ki, düğünden berisi göz açıp kapamayla geçer, işin çetini uzun yoldadır."
Desene kız Elif, anan devenin büyüğünü ahırda unutmuş. Kulağına küpe olsun, kocanın, gece koynunu gündüz tabakasını boş bırakma.
Şimdi daha yakından duyulan it ulumaları, gecenin karnına sıkılan mermi gibiydi. Şahan ulumaların batısına yöneldi.
Korku, Şahan'ın canındaydı. Ne ettiyse onu, toprağa gömemedi. Başını kaldırdı. "Allah," dedi duyulur bir sesle. " Ya korkuyu al, ya canımı."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.