Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğada olan her şeyin bir nedeni olduğunu hatırla. Sen, Bento Spinoza, bu engin nedensel bağlantı noktasının önemsiz bir parçasısın.
Sevgili Lou,.. O günlerde seni görebildiğimi düşünerek, dünyevi ideallerimi ortaya döktüm ama sana iyi bakamamışım. Lütfen gözlerimin ne kadar bozuk olduğunu unutma! Bence kimse senin hakkında benim kadar iyi düşünemez; benim kadar kötü de düşünemez. Seni ben yaratmış olsaydım seni daha sağlıklı, üstelik çok daha değerli yapardım... Ve belki de benim için sana biraz daha sevgi verirdim(ama aslında en önemsiz olanı da bu).
Reklam
... Kadınlar konusuna pek insanca bakamıyor. Böyle çamurda debelenmesi, ne trajedi! Bu çamuru iyi bilirim: En iyisi yukarıdan bakmak ve neyin üstesinden geldiğini seyretmek. En ulu ağaç, en yükseklere uzanan ve köklerini en derinlere, hatta kötülüğün içine salan ağaçtır; ama o ne yukarı yükseliyor ne de aşağıları zorluyor. Hayvani şehvetler gücünü ve aklını kurutuyor. Üç kadın arasında parçalanmış ama hâlâ onlara minnet duyuyor. Onların kahrolası zehirlerini emiyor. Bu kadınlardan biri ona gül kokuları yayıyor ve kurban kılığına sokuyor kendini. Köleliği "hediye", "nimet" gibi gösteriyor; adamın köleliğini. Öteki kadın ona işkence ediyor. Yürürken koluna girmek için güçsüz birini oynuyor. Onun erkekliğine başını yerleştirebilmek için uyuyormuş gibi görünüyor, bu işkencelerden sıkılınca onu herkesin içinde küçük düşürme yoluna gidiyor. Oyun sona erince de, onu bırakıp hilelerini yeni bir kurban üzerinde uygulamaya başlıyor. Adam bütün bunlara kör kalıyor. Bu kadın ne yaparsa yapsın Breuer, hasta olduğunu düşünerek ona acıyor ve onu seviyor. Üçüncü kadın ise onu sonsuza dek ele geçirmiş ve elini kolunu bağlamış. Ama ben bu kadını ötekilere tercih ederim. En azından pençelerini saklamıyor!
Nietzsche'nin Dr. Breuer Hakkındaki Notlarından Alıntılar, 5 Aralık 1882 ... İlginç bir karışım bu adam; zeki ama kör, samimi ama bir şeyler saklıyor. Bu kandırmacanın farkında mı acaba? Ona yardım ettiğimi söylüyor. Bana övgüler yağdırıyor. Benim böyle değersiz şeylerden nefret ettiğimi anlamıyor mu? Değersiz şeylerin tenimi tırmaladığını, uykularımı kaçırdığını bilmiyor mu? Aslında verir gibi yaparak kendisi almaya çalışanlardan biri mi o da? Ona bir şey vermeyeceğim. Saygıya saygı duyanlardan mı? Kendini değil de beni mi bulmak istiyor? Ona verecek hiçbir şeyim yok! Bir dost dinleneceği bir yer aradığında ona verilecek en iyi yer sert bir yataktır!
Nietzsche, insanların karşısına bir fırsat çıktığında onu yakalaması gerektiğini anlayamıyor muydu? Ama bu "kutsal hayır" sözcüklerinde karmaşık bir şeyler olduğunu hissediyordu. " Bu adam, koca kara noktalarla özgün şimşek parıltılarından oluşan ilginç bir karışım" diye düşündü Breuer. Ve bir kez daha bu tuhaf adamın ona çok değerli bir şeyler vereceğini hissetti.
Günüm ikiye bölünmüştü; yarısı Bertha'yla olduğum zamanlar, diğer yarısı da tekrar birlikte olmayı beklediğim zamanlar!
Reklam
Mükemmel olan her şey nadir olduğu kadar zordur da.
Melankolikler ölüm orucuna girerler ya da intihar edebilirler. Manikler ise genellikle kendilerini öldüresiye yorarlar.
Geri çekilip kendine bir bak. Duygularının çılgınca nasıl döndüğüne bak - önce aşk, sonra nefret, sonra öfke. Tutkular ne kadar geçici, ne kadar kaprisli. Başkalarının hareketleriyle nasıl da bir oraya bir buraya savrulduğuna bak. Gelişmek istiyorsan, duygularını değişmeyen, ebediyen kalıcı olan bir şeye bağlayarak tutkularının üstesinden gelmelisin.
Sadece şu anı düşün. Kontrol edemeyeceğin şey üzerinde enerji harcama. Geçmişi kontrol edemezsin. Korkuyorsun, çünkü geçmişte kalan bu olayın şimdi olduğunu hayal ediyorsun. Zihnin bu hayali yaratıyor. Zihnin bu hayalle ilgili duygularını yaratıyor. Sadece zihnini kontrol etmeye odaklan.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.