Namuslu olmak kötü bir şey değil ki.
Reklam
Ölüm saçan tehlikeli yaratığa benziyorlardı
Tilki av için dolaşırken bir keklik gördü. Planını yaptı ve karşına geçip hayran hayran onu seyre koyuldu. Onun bu halini gören keklil merakla sordu "Hay can dostu, ne gördün de böyle hayran bakarsın?" Tilki işini yoluna koyduğunu düşünüyordu: "Ey güzeller sultani, senin şu şehla gözlerine yandım ve yaman bakışlarına kandım. Allah güzelliğini bağışlasın; acaba gözlerini yumunca da bu kadar güzel misin?" Keklik tava gelip gözlerini yumunca tilki sıçrayıp kekliği kavradi. Keklik neye uğradığını anlamıştı. Sabır içinde bir kurtuluş çaresi düşünmeye başladı ve tilkiyi öven sözlere girişti: "Ey bilgili avcı, ey sihirli oyuncu! Yüzlerce aferin, binlerce övgü sana. Bravo doğrusu, şahlar yiyeceği, padişahlar lokması bir av avladın. Şanın yüce olsun, aklın ve dirayetin sayesinde Allah beni sana kismet etti. Asla şikâyetçi değilim ki sencileyin şanlı bir avcıya av oldum. Lakin sen de sultanlara yaraşır iş becerdin, gayrı bu nimet şükürsüz olmaz. Evvela nimete şükretmek, sonra afiyetle yemek lazımdır, değil mi?" Tilki mest ve mutlu; "Evet, doğru olanı budur!" deyip şükür duası niyetine bir an dalgınlıkla ellerini ve ağzını açtı. Keklik durur mu, ka- natlanıp bir ağaca tünedi. Tilkinin keyfi kaçtı ki kaçtı. Hayıflanmaya başladı: "Lanet olsun nimeti yemeden şükrünü edene!" Keklik de ardınca söylendi: *Lanet olsun uykusu gelmeden gözünü yumana!"
KUYRUKSUZ TİLKİ
İhtiyar, fakat yaman mı yaman bir tilki, dehşetli tavuk düşmanı hem de, tavşan avcısı müthiş, ---yani, tepeden tırnağa tilki olan bir tilki, -----nihayet bir kapana tutuluvermiş, -----kurtulmasına kurtulmuş, ama kuyruğunu bırakmış rehin. Kuyruksuz kalan bizimkinde bir utanma, bir sıkılma, ---fakat ne de olsa ustakâr olduğu için ---ötekileri de kendine benzetmek istemiş, ve bir gün tilkilerin bir toplantısında şöyle demiş: ''- Sanki bu faydasız ağırlık bir işimize mi yarar.! Süpürüp gider yolların çamurunu bu kuyruğun bize ne faydası var.! ---Kesmeli onu. Hem bana kalırsa bunu yapmalısınız hemen.'' Ordakilerin biri demiş ki: ''Çok güzel akıl verdiniz bize, ---fakat şöyle dönünüz de arkanızı lütfen, ---biz de cevabımızı öyle verelim size.'' Bu sözler üzerine yuhalarla çınlamış ortalık bizim biçarenin ne dediği de belli olmamış artık. ---Zaten bu işte gayreti boşunaydı onun: -----modası geçmez ki kuyruğun..
Sayfa 99 - Beşinci KitapKitabı okudu
Işbara Alp, karşı yatan kara dağa bakarken, yarın o dağın ardında toplanıp Çin’e akın edecek orduyu düşünüyor, akın olduğu halde neden içinin sıkıldığını anlayamıyordu. Koca çayırlıkta çıt kalmamıştı. Rüzgar üflemiyordu bile… Işbara Alp büsbütün sıkıldı. Börkünü başından, sadağını sırtından çıkardı. Genişlemek, sıkıntısını gidermek istedi. Boşuna…
Reklam
44 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.