Lermontov'un şiirlerinde, ağır bir baskı ortamında bunalan insanın çıkışsızlığı, vaktinden önce olgunlaşmış olmanın acıları, toplum dışına atılış, geçmişin boşluğu ve gelecekte de bir kurtuluş umudu görememe, en çok işlenen temalardır.
Utanç verici bir umursamazlığımız var iyiye ve kötüye
Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;
Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünce
Ve iğrenç tutsaklarız iktidar karşısında.
Sie liebten sich beide doch keiner
Wollt' es dem andern gestehn.*
Heine
İncelikle sevdiler birbirlerini uzun zaman
Derin bir tasayla, çılgınca, isyancı bir tutkuyla!
Kaçınıyorlardı itiraftan ve karşılaşmaktan, Düşman gibi; boştu ve soğuktu konuşmaları da.
Suskun ve gururlu bir acı içinde ayrıldılar, Bazen ve ancak düşte gördüler yitik sevgiliyi.
Öldüler sonunda, mezar ötesinde buluştular...
Fakat orada da tanımadılar birbirlerini.
1841
*Birbirlerini seviyorlardı/Fakat hiçbiri bunu ötekine itiraf etmek istemiyordu. (Özgün metinde yayınevinin notu.)
Karanlık bir sokağın köşesinde bir anda bitiveren bir katil gibi, aşk önümüze dikildi; ikimizi de bir vuruşta devirdi! Yıldırımda böyle çarpar adamı, hançer de böyle saplanır!
Arap ülkesinin ıssız bir çölünde
Gururla yükselmedeydi üç palmiye.
Aralarındaki kıraç topraktan şırıldayarak Fışkırıyordu serin sularıyla bir kaynak
Yeşil yapraklardan bir örtü korumaktaydı kaynağı
Güneşin yakıcı ışınlarına ve tozuyan kumlara karşı.
Uzun yıllar geçip gitti böylece
Uğramadan oralara hiç kimse.
Hararetten kavrulmuş bağrıyla