Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, Varlığıyla huzur bulduğun bir denizin Yakınında yürümek gibidir böyle sevmek... Uzaktan sevmek en güzelidir bazen." (Elif Şafak)
Sayfa 101Kitabı okudu
Nereye doğdu Salpa, neyin içine doğdu? Salpa, binlerce yılın alışkanlıkları, yasaları, kültürü, mirası içine büyük ve gizli bir örgütün içine doğdu. Bu büyük ve gizli örgüt onu besledi, büyüttü, okuttu. Nasıl düşünmesi gerektiğini, nasıl davranılacağını saygının, sevginin ölçülerini nedenlerini, korkuyu ondan öğrendi. Dünyaya, insanlara, şeylere
Sayfa 222 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan, syf. 222-224Kitabı okudu
Reklam
..Yılmaz abinin dediği gibi sana bakmak biraz da inanmak oluyor Allah'a.
Sayfa 117 - Hayy KitapKitabı okudu
Siz hangisisiniz? Ben galiba tam bir turnayım.
1.) Turnalar: Orta yüksekliklerde uçmaktan tatmin olmayan, hocaları da dahil herkesten daha yukarıya çıkmaya çalışanlar. Ek okumalar talep eder, soruları sorgular, zorluklardan yılmaz, dağ geçitlerinin üstünden uçar giderler.” 2.) Baykuşlar: Turnalar kadar hırslı olmasalar da baykuşlar büyük düşünürlerdir. Yüzlerce sayfayı yalayıp yutmak yerine, ellerindeki materyale odaklanıp iyice derinleşmeyi tercih ederler. Dersten kuşku duyar, okumalardan kuşku duyar, hocadan kuşku duyar, hatta kendilerinden bile kuşku duyarlar. Seminere katkıları derin ve benzersiz olacaktır. 3.) Akkarınlı Ebabiller: Belki turnalar kadar azimli Ya da baykuşlar kadar derin ve ciddi değillerdir ama akkarınlı ebabiller en uzağa uçarlar. Ders, hatta okul gittikten sonra daha uzun süre bu konuda okumaya, düşünmeye devam ederler. 4.) Kızılgerdanlar: Minimumla yetinen, entelektüel zenginlikten ziyade ders sonunda alacakları notla ilgilenen, yüzeysel düşünmenin ötesine geçmeyen ve geçmek istemeyen ürkek, isteksiz kızılgerdanlar muhtemelen bu seminerden en az faydalanacak olanlar. Yine de iyi not alabilirler tabi.
Sayfa 240Kitabı okudu
Seni korkutan şeyin aşık olduğun ölüm olması ironi mi dersin ? Ölüm ölmedi Ven. Ölüm senin lanetin. Sen insanları günaha sürükledin, tanrı da seni ölüm ile lanetledi. Birazdan ışıklar gidecek. Nefesin kesilecek ve kulaklarında hissettiğin o çınlama kafanı patlatacak. Et parçaları etrafa yayılacak ama yine de yaşayacaksın Ven. Ölümün lanetiyle.
Sayfa 103Kitabı okudu
Zaten herkes giderdi. Seven giderdi, aşık olan giderdi, anne giderdi, baba giderdi, arkadaş ve hatta bir gün insan bile giderdi. Hepimizin hayat dediği şey sürekli bir yerden bir yere gitmek, ayrılmak değil miydi ?
Reklam
Gitmek çok kolay dedi fısıltı ile. Artık kimsenin duymasını istemiyordu kavgasını. Kolaysa kalmayı başarsaydın. Kalmak çok acı.
İnsanlar kaygılıdır Ven. Bu insanlığın lanetidir.
İnsan iyi olmanın yalanını bile söylüyordu bu yüzyılda. Kötüyüm dersen sorarlar, bir cımbız ile oyarlar kötüyü. Kimse neden iyisin diye sormaz ama neden kötüsünün üstüne paragraflar kadar konuşup deşerlerdi.
Heyecan vericiydi yaşamak. Güzel şeydi yaşamak. Ümitli şeydi yaşamak. Ama ölmek keskindi,netti. İnsanın ölümden başka bazen neye güveneceğini şaşırdığı anlar oluyordu.
Reklam
Sevgiden mahrum olan her ruh yorulurdu. Sevgi ruhun bir bakımdan vitamini, enerji kaynağı, besiniydi.
Algol, astronominin korkulu yıldızı, ölümün ve kötülüğün simgesi, gökyüzünün şeytanı, aşk ve sevginin Venüs’ü ile dünya üzerinde denk gelmiş. Sevmiş, sevilmiş ve namının kötülük lekesiyle hiç de adil olmayan vahşice bir cinayete kurban gitmişti. Üstelik Venüs’ünün kollarında.
Keskin ve sivri uçlu bir cinayet aleti gibi göğüs kafesini delen acı, kalbini parçalara ayırıp köpeklere yem etti sanki.
Acı bedeninde bir süre gezdi kadının. Gezdi. Gezdi. Gezdi ve durmadı gereken yerde kalbin tam üstünde durdu.
"Derdin ne senin Ven, beni deli etmek mi ?" "Hiç deli değilmiş gibi"
277 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.