Iclal Aydın beni yine şaşırtmadı. Yüreklere dokunan, geçmişteki anılarda gezintiye çıkmaya sebep olan yazılardan oluşmuş güzel bir derleme.
"Zamanın acımasız tekerleği dönüyor... Sürüklüyor hepimizi bir yerlere. Hiç unutamam sandıklarımızı eziyor, toprağa karıştırıyor ve toza çeviriyor... İyi ki... İyi ki bunu yapıyor..."
Zamanın acımasız tekerleği dönüyor. Sürüklüyor hepimizi bir yerlere. Hiç unutamam sandıklarımızı eziyor, toprağa karıştırıyor ve toza çeviriyor...
İyi ki...
İyi ki bunu yapıyor...
Bana sorarsanız beşeri keşiflerin en büyüğü olarak tekerleği gösteririm. Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif tiyatro… Tekerlek, nasıl bitmeyen mesafeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da, durmayan zamanın mikâb biçimi bir kavanoz içinde, bütün madde ve hareket kadrosiyle dondurulması...
Bu kadın güzel miydi? Tekrar söyleyeyim bilmiyorum. Tek bildiğim, onda, daha hayatımın ilk günlerinden, çocukluk günlerinden beri düşünü kurduğum bir çekiciliğin bulunmasıydı.