Günde 40 defa buzdolabının kapısını açıyorum 20 yıldır ne aradığımı bulamadım?
Gerçeğe bağımı bulamadım
Bıraktığım yerde
Yürüyordum ayağım yere değmeden.
Gölgeyi manzaraya seçtim ilk defa
Ve yaşlandığımı anladım.
Ben geçen günlerden birinde,
İlerleyeyim ama varmayayım,
Diyen bir adam olmuştum;
Geriye hiç dönmedim.
Hikayeden aradığımı çıkaramadım
Baktığım yerde
Yazıyordum ayağım yere değmeden.
Yanında yürümeyi isterdim
Ve boyumu aşacak işleri ölçtüm.
Ben dünyada günlerimin çoğunda,
İnandığım güzelden konuşan
Hep göklere seslenen olmuştum;
Beni sevmen isabet olur.
Ahmet Erhan
ı
her şey bir acının bilincine varmakla başladı.
bir taşı kaldırıp atmakla, bir kapıyı açmakla...
bir el, hep bir şeyler yazdı, biz doğduktan bu yana kağıtlara
şimdi bütün yaşadıklarım karalama kağıtlarında kaldı.
bir kalem kendi kendine yazar bu şiiri.
insanlar işlerine gider, ben acıya giderim.
bir günde bütün isalarımı çarmıha
Bu çirkin devirden,
Kaçış aradım hep...
Bir tutunma sebebim olsun istedim.
Bazen uykuya, şiire, kitaplara,
Bazende müziğe verdim kendimi.
Olmadı...
Aradığımı bulamadım.
Hep bir şey eksikti sanki...
Sen eksikmişsin!
Senin gözlerin eksikmiş.
Sana meftun olmam gerekiyormuş,
Huzur sesinmiş, gözlerinmiş,
Senmişsin...
Onca telaş boşunaymış
Bir sen yetermişsin.
Kader böyleymiş demek ki
Ruhum aradığı huzuru, mutluluğu
Serin bir nisan sabahı bulacakmış.
Semiha Yakut
Yok istemiyorum sadece hayali yetiyor çünkü öyle biri yok ve ben aradığımı asla bulamadım
Çünkü ben her şeyi kendimde buldum. Tüm beklentilerime yine kendimde rastladım. O kadar yer bulamadım ki toplumda, her defasında kendime kaçtım. Kaçtığım yerde aradığımı bulamadım, kalemime sığındım. Çatısı satırlarım olan evimde iki sert kapak arasına kilitledim kapıyı, içeri kimseyi almadım. Alamadım.
Mucize 2 (GİTMEYİN)
Filmin birincisini beğenip gittiğim, ikinci filminde aradığımı bulamadım. Özellikle bir alt tema olarak işlenen İzmir modern şehir anlayışı sinirlerimi bozdu. İzmir 70'ler de öyle bir şehirdir ki çıplaklık gayet normaldir hem de nasıl çıplaklık, Amerika özentisi danslar, Alkolü eksik olmayan sofralar, babalarının gözü önünde sevgilisi ile geze bilen gençler... Vayy be ne kadar modern bir şehir (!). Ki ben 70'leri geçtim şuan bile İzmir'in bu durum da olduğunu düşünmüyorum. Yani bu islam=gericilik anlayışı hâlâ anlayabilmiş değilim. Nasıl oluyorsa filmde doğudan gelen bayanlar da yavaş yavaş modernleşiyor (!) Tesettürlerinden taviz vermeye başlıyorlar. İşin bir garip yanı da sürekli verilen hayat kısa mutlu ol mesajı. Tabi bakış açısı çok fark ediyor bu mesajdan ben hayat kısa dedikçe ahiret hayatı gözümde canlanırken malesef filmde sanki bir ahiret hayatı yokmuşcasına bir kere geliyorsun bu hayata tadını çıkar mesajı da beni üzdü. Evet kabul ediyorum filmin ana mesajı bu değil ama bu ve benzerlerini o kadar çok izledik ki artık yeter!
Bu görücü usulü kötülemekten de sıkılmadılar evet filmdeki görücü usulü yalnış görücü usulünde görmeden evlenmek elbette saçma ama bir şeyin kullanımının yanlış olması onu tamamen çöpe atmamızı gerektirir. Benim çevremde yığınla insan bu şekilde evlenmiş ve gayet mutlular. Sıkıyorsa çok özenilerek gösterilen Amerika'da liselerde cinsel eğitim dersleri verildiğini aids'ten insanların kırıldığını da işlesenize. İlk ilişki yaşının 12 13'lere indiğini, gayri resmi ilişkilerden olan hamile kalan çocuk kızları da işleyin. Yok ama bu modern görücü usulü çağ dışı...(!)
Detaylar ve aşk
Nasılsın sevgili? Yine sana bir şey anlatmak istiyorum. Burada seni aradığımı hep söylemiştim. Bir sonsuzlukta seni karşılamayı istedim hep. Aradım, aradım, aradım ama bulamadım seni hiç. Hesabını araştırdım, bulamadım. Niye kapattın hesabını sevgili? Daha henüz hiçbir şey başlamamışken, birbirimize çok güzel mesajlar yazardık. O günlerde
Aradığımı bulamadım diye üzülme,
Seni arayan daha çağırmadı..
Kavalı duyan koyun değildir, duyuran çobandır..
Çünkü: çoban koyunu arar, koyun çobanı aramaz..
Çoban koyunu bulur, koyun sadece çobana uyar.
Şems-i TEBRİZİ