Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...psikoloji klasiğinde, bir insanın varlığının onaylanmamasının var olmamakla aynı anlama geldiğini yazıyor. Böyle bir yaşantı uç bir travmayla, sonucunda insanın kendisini algılayamaz hale geldiği ve felçleştirici bir çaresizliğe düştüğü insanlık dışı bir cezalandırmayla karşılaştırılabilir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Suçlu kurbanın gözünde korunmuşluk duygusu vaat ediyor. Böylelikle kurban, duyduğu acıyı zayıflık olarak reddediyor, ancak bunu kendisinden başka bir kurbanda tanıdığında onu düşman olarak algılıyor. Yani düşman imgesi, saldırganı idealleştirmeye ve onunla özdeşleşmeye dayalı kişilik yapımızı ayakta tutmamıza yardımcı olduğu için düşmanlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu şekilde oluşmuş bir kimliğin var olabilmek için düşmanlara ihtiyacı vardır, düşmanlar olmadan varlığını sürdüremez.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Bir kadın hastam annesinin kendisine her gün takındığı tavrı şöyle anlatıyor: "Bana sürekli 'Sen beceremezsin, derdi. Böylece sürekli olarak sınırlarımı ihlal ederdi. Güçsüz veya ölü olmamı yeğleyeceği duygusuna kapılırdım. Bu bana bir tanıdığımın rüyasını hatırlatıyor; rüyada çocukları ondan kaçıp bir köprüye çıkıyorlar. Bu rüyayı, çocuklarının kendi yollarına gitmelerine izin vermesi gerektiği şeklinde yorumladı. Çocuklar rüyada köprünün parmaklıkları üzerinden de atlamaya çalışıyorlardı. Köprüden düşseler bile buna da saygı göstermesi gerektiğini duşünüyordu. Annemle benim aramdaki durum da buna benziyordu. Kendimi benim ölümümü isteyen annemden kurtarsam yine de ölecektim. Böylece benim gücümü inkär eden ve sınırlarımı çiğneyen bir insana sarıldım."
Sayfa 122Kitabı okudu
Mutlulukla gülen, kendilerini narsisistçe onaylayan bir çocuğu kabul etmek pek çok anne-babaya kolay gelir. Ama ağlayan, huzursuz çocuğa katlanmak, onun mutsuzluğunu, onun acısını hissedebilmek, çocuk karşısındaki kendi çift değerli duygularını itiraf edebilmek, kendi yetersiz sevgisini, çocuğun ihtiyaçlarını anlama ve karşılayabilmedeki kendi yetersizliğini görebilmek ve dolayısıyla kendisini çocuğun şikâyetlerinin kaynağı olarak kavrayabilmek, ki bu çocuğu gerçekten anlamak ve onun duygularını ve algılayışlarını haklı bularak onaylamak demektir, pek çok anne-baba için kendilik değerlerinin düşmesi anlamına gelir. O zaman da çocuğun duygularını ve algılayışlarını yadsır, bunlarla birlikte dalgalanıp çocuk mutsuz, hayal kırıklığı içinde veya öfkeli de olsa onu bu mutsuzluğuyla birlikte sıkı tutmak yerine bunlara karşı savaş açarlar. Bu durumda da çocuk kendisini bu duygular ve heyecanlarla birlikte kabul edilmemiş ve sevilmemiş hisseder
Sayfa 121Kitabı okudu
Çocuk sınır ihlallerine aslında saldırganlıkla karşılık verir. Ama cezalandırma veya ödüllendirme yöntemine başvurularak protesto etmesi engellenirse, o zaman çocuk tek bir şeyi öğrenir: Sınır ihlallerini algılamamalıyım ve sınır ihlallerinden dolayı kendimi incinmiş hissetmemeliyim. Bir çocuk bu tutumu içselleştirdiğinde toplumumuzun ona verdiği temel dersi almış olur. Kurbanlık ile kahramanlığın tersine çevrilişi burada başlar. Çocuklar kendilerini incinmiş hissettiklerinde, bu çoğu anne-babanın kendilik değerini tehdit eder, çünkü anne-babalık niteliklerini sorgulanmış hissederler. Yani bu anne-babalarıyla ilişkilerini tehlikeye attığı için incinmişliklerini ve korkularını ne hissetmeli ne de dışa vurmalıdırlar.
Sayfa 119Kitabı okudu
Eğer bir çocukla kavga etme noktasına gelmişsek, çocuğu kendi varoloşu içinde anlamayacak bu güç mğcadelesini biz başlatmışız demektir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Cocuklar kendi algılayışlarının yardımıyla kendi kendiliklerini oluşturmada engellendiklerinde sınırlar ihlal edilmiş olur.
Sayfa 118Kitabı okudu
Bir öğrenci bana bir psikiyatrın bir psikiyatri kliniğinde verdiği konferans çerçevesinde bir hastasını tanıttığını ve çocukluğunun ne kadar silik geçtiğinden söz ettiğini anlattı. Öğrencim, bunları duyduğunda kendisini öfkeden çatlayacakmış gibi hissettiğini söyledi, çünkü söz konusu hastanın çocukluğunda yaşadığı çaresizliğin çaresizlik olarak tanınmamış olduğunu ve hâlâ tanınmadığını düşünmüştü. Anne-babası bu hastaya çocukken çok "anlayışlı" davrandıkları için asla öfke gösterememişti. Bu yüzden de herkes çocukluğunun çok silik geçtiğini düşünüyordu. Insanlar kendilerine "anlayışla" davranılmışsa, daha doğrusu bu "anlayışa" maruz kalmışlarsa sınır ihlallerini göremiyorlar. Bu hastanın silikliği, anne-babasının sınır ihlallerini kendisinden gizlemek üzere içe çevrilen bir öfkenin sonucuydu. Öfkesini algılamasına izin yoktu, bu durumda öfkesini kendisine yöneltmişti.
Sayfa 118Kitabı okudu
Vaka örneği, sınır ihlali
Çocukken annesinin dikkatini kendisine çekmek istediğinde taklit yapmak zorunda kalıyordu ve tökezlemek ya da düşmek gibi etkili bir yola başvuruyordu. Annesinin davranışları nedeniyle zamanla hissetmeyi unuttu ve duyguların aslında kandırma olduğunu kabul etti. Biri ona duyguyla yaklaştığında da, bu kişinin kendisine kandığını bu yüzden de küçümsenmesi gerektiğini düşündü. Eğer çocuklar kendi sınırlarını kendileri koymak ister ve "Buraya kadar, burada dur!" derlerse, onlara bunun bencillik olduğu açıklanır. Bu yüzden çocuklar silikleşir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Şiddet eğilimli çocuklar
Çocuğun olanaklarını küçümsüyoruz, çünkü onları fark etmiyoruz bile ve aynı şekilde onun gerçek sınırlarını da küçümsüyoruz. Böylece sınırlar kayboluyor ve çocuk yumuşak uyaranlarla ilişkisini yitiriyor. Çocuk, davranışlarını kendi içinden çıkarak kendi inisiyatifiyle oluşturmak yerine, otoritenin iradesine boyun eğiyor. Ama bu boyun eğme aynı zamanda, bilinmeyen ve bu yüzden de denetlenemeyen ve yönlendirilemeyen bir saldırganlık kaynağı yaratıyor. Çünkü dışarıdan gelen her müdahale, dış dünyayı harekete geçirmenin iç olanaklarını baskı altına alıyor. Böylece çaresizlik, sadece bilinçdışına atılarak uzak tutulabilen katlanılmaz bir durum halini alıyor. Çaresizlikle birlikte, insan kaynağını artık göremediği için dışa yöneltilen saldırganlık da oluşuyor. Çocuklar bu şekilde, kendilerini korumak adına duygusuz veya şiddet eğilimli, ya da ikisi birden oluyorlar.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Fakat ödüllendirme, başarı baskısı yapmanın rafine bir şekilde maskelenmesinden başka bir şey değildir. Ve bu başarı baskısıyla kendilik oluşumu önceden programlanıyor
Sayfa 116Kitabı okudu
geçerli anlayışa göre öğrenmenin, "olabildiğince çabuk hedefe varmak, olabildiğince az hata yapmak, dolayısıyla doğru' yanıtları hazır tutmak," olduğunu söylüyor. Ama tam da öğrenmenin olmaması gereken şeydir bu; öğrenme, yumuşak uyarımlara -Schneirla'nın anlayışıyla ilgi gösterme eğilimiyle ilişkili olmalı. Jacoby, bu öğrenmeyi "üzerinde çalışmak", kendi deneyim ve keşif yetisiyle işlemek olarak tanımlıyor. Bir çocuk bu şekilde sadece doğru olanı öğrenmekle kalmıyor, daha da önemlisi doğrunun nasıl oluştuğunu ve niçin doğru olduğunu da öğreniyor.
Sayfa 115Kitabı okudu
El altında olan içkin, dalgalanan, tanımlanması mümkün olmayan, bilincine varılmasa da ve kendine ait sınırları olmasa da, sürekli değişim içindeki bir değer olarak yine de mevcut bir şeydir. El altındaki, kendisini bir yasak gibi bulan ve bazen sonsuza kadar yaşanmamışlığa, yani sadece potansiyel yaşanabilirliğe mecbur eden bütün yankısızlıkların çevrelediği bir olasılık olarak vardır. Eğer anne-baba, çocuklarının içindeki canlılığı ve merakı fark eder ve desteklerse, ona oluşumu için gereken ivmeyi vermiş olurlar. Bu durumda ona, yaşamını tam olarak geliştirmesini sağlayan sınırlar getirirler.
Sayfa 113Kitabı okudu
Bir çocuğun ruhsal sınırlarının nerede olduğunu soracak olursak, bu soruyu yanlış sormak olur. Sınırları dinamiktir çünkü, yani sürekli değişim içindedir
Sayfa 112Kitabı okudu
Ama bir çocuk için neyin önemli olduğunu bildiğimizi sanmamıza yol açan, çok yaygın olan kendi değerimizi abartma eğilimi, bir çocuğun iç olanaklarına uygun biçimde sınır getirmeye değil, uygunsuz bir biçimde sınır ihlaline götürüyor. Eğer çocuk anne-babanın tepkilerinde kendi yansımasını bulamıyorsa, beklentileri ve ihtiyaçları karşısında bir yankı, bir karşılık yoksa, o zaman korunuyor olmanın verdiği emniyet duygusu kaybolur ve yerini travmatize edici bir çaresizlik alır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.