İslam Peygamberi, kölelerin tarih boyunca kesin bir imanla bekledikleri kimseydi.Hepsi de efendilerinin hizmetinde olan dinin, ilmin, felsefenin, gücün, şiirin veya sanatın diliyle köleler, aşağılananlar ve mahrumlar, sıkıntı çekme, aşağılanmak, yük taşımak ve aç kalmak için yaşadıklarına inanıyorlardı. Bu güçsüz bırakılmış kesim, Allah ya da tanrıların kendilerine düşman olduğuna ve başkalarının yük taşıyıcısı olarak yaratıldıklarına inanıyordu. Mani, güçsüzlerin karanlıktan, güçlülerin ışıktan geldiğine inanıyordu. Aristo ve Eflatun ise: "Tanrı ya da doğa insanlardan bir kısmını köle, bir kısmını da özgür yaratır." diyor. Niçin? Köleler önemsiz ve ağır işlerde çalışmak; hür insanlar ise ahlak, sanat ve uygarlık gibi yüce işlerle uğraşmak için yaratılmış sayılıyordu. İslam Peygamberi tarih boyunca yalancılık, dolandırılık ve sınıflaşmayla sürdürülen savaşı tamamlamak için gelmişti.