Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Asel

Asel
@aselerdens
“Kendine en ağır yükü aradın: bulduğun kendindi -, kendini sırtından atamadın.” Friedrich Nietzsche
Ey üzgün yüreğim, tanrılar dilesin de Kader'in bir anlamı olsun! Ya da daha iyisi, Kader dilesinde tanrıların bir anlamı olsun! ... Hayatı gömüyorum. Hiçbir şeyim, herhangi bir şeyin akışını kesintiye uğratmıyor.
Reklam
Böyle akşamüstlerinde, sıkıntıdan beter, ama sıkıntıdan başka adı olmayan bir duygu deniz gibi kabarır içimde - ruhun tamamen çökmesinden kaynaklanan, nerede hissedildiği belirsiz bir perişanlık. Gönül dostu bir Tanrı'yı kaybetmiş gibiyimdir, bütün varlıkların Özü olduğum bir cesettir şimdi gözümde; hala soğumamış, rengarenk ışıklar saçan bulutların en sonuncuların aydınlığında, her şey hiçe dönmüştür.
Kendimden taşıp kim bilir nereye düştüm ve hiç kıpırdamadan, boş yere kaldım orada. Daha önce olduğum şeyim. Var olduğumu hissettiğim yerde değilim; kendimi ararken, beni arayanın kim olduğunu bilemiyorum. Her şeyden sıkılarak gevşiyorum. Ruhumdan kovulmuşum sanki.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" O saatte bir adam, ağır ağır sokaktan aşağı yürüdü..." Benim hayatla işim ne?
Asel
Bir kitabı okumaya başladı
Fark Et Düşün Hisset Yaşa
Fark Et Düşün Hisset YaşaM. Hakan Türkçapar
8.1/10 · 1.333 okunma
Reklam
Tanrı'yı asla bulmayalım, Tanrı'nın var olup olmadığını bile bilmeyelim! Bizi şımartan düşlerin, sırtımızı sıvazlayan yanılsmaların içinde kaybolarak dünyadan dünyaya, hayattan hayata geçelim. Ama gerçekliğe son durağa varmayalım sakın! Tanrıyla asla bütünleşmeyelim! Tam huzura ermeksizin, huzurun kırıntısıyla yetinelim, huzur arzusu hiç dinmesin.
Toplum, kültürünün temelindeki süreçleri, düzeni tamamen yitirmesinin cezasını haliyle politik alanda da gördü; sonuç olarak biz de, toplumsal yeniliklere tutkun, büyük bir hevesle ne olduğunu bilmediği bir özgürlüğü ve tarif etmeyi bile beceremediği "ilerleme" denen bir şeyi fethetmeye koşan bir dünyada doğmuş olduk.
Kölelik bu hayatın yasasıdır; başka kural da yoktur zaten, çünkü isyan etmenin de, kaçmanın da münkün olmadığı, kayıtsız şartsız boyun eğilen yasa budur. Kimileri köle doğar, kimileri sonradan olur, kimileri ise köleleştirir. Özgürlüğe olan korkakça sevgimiz (ansızın özgür kalsak, bu sefer de yepyeni bir şey olduğu için yadırgar, hemen kaçardık özgürlükten) köleliğin üzerimizdeki ağırlığını açıkça gösteriyor.
İnsanları yönetme sanatının temelinde iki ilke yatar: Onları baskı altında tutmak ve aldatmak. Sahte ışıklar saçan bu pırıl pırıl kelimelerin can sıkıcı tarafı, kimseyi baskı altına almayı da, aldatmayı da becerememeleridir. En fazla sarhoş ederbilirler, ama o da bambaşka bir şey.
Reklam
"Üstün insanla (bence Kant ya da Goethe gibi biri) sıradan bir insanın arasındaki mesafe, sıradan insanla maymun arasındaki mesafeden büyüktür. "
Kimilerinin hayatta büyük bir düşleri vardır ve ona ihanet ederler. Kimilerinin hayatında en ufacık bir düşe bile yer yoktur -gene de ihanet ederler ona.
Bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa, ister istemez o kadar şeyden mahrum kalır. Zirvede bir tek ona yer vardır. Ne kadar mükemmelse bütünlüğünü ne kadar kormuş demektir; ve bütünlüğünü ne kadar koruduysa kendinden başka biri olma ihtimali o kadar azdır.
... o hala burada, şimdiki benle kaybettiğim arasında, ben dediğim o eski bakışta mevcut hala.
Gerçekleşebilir, yakın, meşru şeyleri düşleyenler uzak ve yabancı düşlerle kendini kaybedenlerden daha çok hüzün veriyor bana. Büyük hayaller kuruyorsan ya delisindir, hayallerine inanır mutlu olursun ya da basit bir hayalperestsindir, hülya da senin için, tek kelime etmeden ruhunu yatıştıran bir ezgidir. Ama gerçekleşebilir olanı düşlersen, o zaman sahici düş kırıklığı diye bir şey gerçekten var olabileceğini anlarsın.
2.385 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.