Ana hatlarıyla söylemek gerekirse her gün aşağı yukarı aynı şeylerin tekrarıydı. Basit bir günlük tutuyordum, ama iki üç gün yazmayı unutunca neyin hangi gün olduğunu ayırt edemez hale geldim. Dün evvelsi günle yer değiştirse bile hiç tuhaf gelmeyecek gibiydi. Bu nasıl bir yaşam, diyordum arada sırada.
Yaşarken gerçeklik hissi vermeyen bir yaşam ne kadar uzun sürerse sürsün, bir anlamı olmayacağı kanısındaydım. Artık, bunu kesin olarak anlayabiliyordum.
İşte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak içini elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hâlâ, geçti gitti gösteri bitti, yine aynı hikâye, diye homurdanıp dururuz.