İnsanın birine aşık olması için uzunca bir zamanın geçmesi, derin derin düşünüp bir seçim yapması gerekli değildir, her iki tarafta da daha ilk bakışta belli bir yakınlık ve uyuşmanın hissedilmesi ya da günlük hayatta kanın kaynaması denilen ve genellikle yıldızların özel bir tesirinin yol açtığı şeyin gerçekleşmesi yeterlidir.
“İşte böyle sürükler adamı Venüs;
Ruh ve bedence birbirine denk olmayanları.
Götürür tunçtan boyunduruğa vurur
Ve sonra bir kenardan bakıp için için güler.”
Horatius, Carmina
Her erkek çok kadına ihtiyaç duyduğundan, ona bu konuda izin vermekten, hatta çok kadın bulmayı ona yerine getirilmesi gereken bir vecibe olarak yüklemekten daha doğru bir şey yoktur.
Kadın, eskilerin daha doğru adlandırmasıyla sexus sequior'dur, övgü ve saygı konusu olmaya, yahut başını erkekten daha yüksekte tutmaya ve onunla aynı haklara sahip olmaya layık değildir.
“Genel olarak kadınlarda herhangi bir sanata dönük bir sevgiye tesadüf edilmez: herhangi bir şey hakkında doğru ve gerçek bir bilgi sahibi değillerdir; dehadan yoksundurlar.”
Kadınlar, tabiatları gereği ilk çocukluk dönemimizin bakıcıları ve mürebbiyeleri gibi davranmaya yatkındırlar… Bakın görün bir genç kız, bir çocukla nasıl da oynar günler boyunca, nasıl da dans edip şarkı söyler hiç sıkılmaksızın: