Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tümüyle mutlu bir çağ olsaydı, edebiyatı olmazdı. -Heimrich Mann-
İmge
(...)özgürlük aşk değildir, tersine aşkı tehlikeye atan, onu yıkan şeydir.
Sayfa 28 - İmge Kitabevi
Reklam
Bizler boş sözlerin reel olarak var oldukları bir çağda yaşıyoruz. Zaferi romantizm kazandı, terapistler ceplerini dolduruyor.
Sayfa 29 - İmge Kitabevi
Bireyselleşme sürecinin ilk evresi, insanlara dünyada bir yer ve içsel denge saglayan geleneksel bağların çogunu zayıflattı. Bu, kişiye baglı denge konusunda, erkekle kadın arasındaki aşkı merkezi bir konuma kaydıran yeni bir motifin ortaya çıkması için tarihi bir zaman dilimiydi. Bu arada bireyselleşme sürecinin bir sonraki evresine eriştik. Geleneksel baglar yıpranmaya devam etti. Kadınla erkek arasındaki aşk da sallanmaya, hiç olmadığı kadar başansızlık potansiyeli taşımaya başladı. Geriye sadece çocuk kalıyor. Bu ise bu toplumun başka hiçbir ögesiyle kurulamayacak kadar temel, kapsayıcı, kopmaz bir bağ vaat ediyor. Diğer ilişkiler ne kadar çok değiştirilebilir ve bitirilebilir hale gelirse, bu da o kadar çok yeni umutların merkezi haline gelir: Sürekliliğin son garantisi olarak çocuk; kişinin kendi hayatını demirleyebilecegi bir liman olarak.
Evliliği hüsrana uğrayan kadın eskiden mutluluğa dair umutlarını bir kenara bırakırken, günümüzde umutlarına sarılıyor ve evliliğini bir kenara bırakıyor. Erkekler ve kadınlar, eski ilkelerle yeni yaşam biçimleri arasında sıkışıp kaldı.
Modernizmin sonuna kadar düşünülmüş piyasa modelinde ailesiz ve evliliksiz bir toplum varsayılmıştır. Herkes ekonomik varlığını sürdürebilmek için bağımsız ve piyasanın taleplerine uyabilme özgürlüğüne sahip olmak zorundadır. Piyasa öznesi sonuna kadar tek başına, ilişki, evlilik aile “Engeli” olmayan bir bireydir. Bireyselleşme özgürleşme demek değildir. Daha çok tüketim bilinci ve "Kendi"bilincinin bir karışımıdır.
95 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.