Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asuman

Yavuz Sultan Selim Han
Sultan, seferler sonrası yapılacak zafer alayları ve nümayişlerden hazzetmez. Bu yüzden, sefer sonraları sarayına sessizce girer. Çünkü ona göre, “Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar.” Düşmanlara korku salan büyük hünkârlar, nefislerinin düşmanlığından hep sakınmışlardır. İlgi ve övgülerin, gönül hanesinde yayılan ihlası zedelemesinden korkarlar.
Reklam
Ebeveynler, çocuklarına sağlıklı bir inanç ve düşünce sistemi geliştirmesinde, doğru davranışlarla iyi alışkanlıklar kazanması sürecinde destek olmalıdır. Çocuğun davranış gelişimi hususunda olduğu gibi düşünce gelişimini de takip etmeli, yanlış düşünce ve davranışlara takıldığında ona destek olmalıdır.
17 Ağustos 1945 yılı, Endonezya’nın iftihar ve bağımsızlık günü olarak tarihe geçmiştir. Bu iftihar vesilesi olarak Cava Adası, ülkenin merkezini teşkil etmiş ve başkenti, sömürgecilerin Batavya dedikleri küçük şehir, merkez kabul edilmiştir. Batavya’nın adı değiştirilerek "muzaffer ve müreffeh" manasına gelen Cakarta adı verilmiş ve burası başkent ilan edilmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ENDONEZYA
Hollanda, irili ufaklı şehir devletlerine karışmamaya özen göstermiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra, doğrudan Kur’ân-ı Kerîm’e savaş açmasalar da Müslümanların toplanmasına karşı çıkıp, bir cemiyet ortamının oluşmasını engellemeye yönelik önlemler almışlardır. Özellikle 7 Aralık 1643 tarihindeki kilise kararlarında gördüğümüz, yerli halka olan baskılarını bu zamanda iyice artırmışlardır. Özellikle hac farizasını yerine getiren liderleri mutlaka baskı altında tutarak halk arasında birliğin tesisine mâni olmuş, daha da ileri giderek şiddetle erkek çocukların sünnet olmasını engellemeye çalışmışlardır. Zira sağlık için zaruri olduğu anlaşılmadan önce sünnet, Müslümanlar için bir remz olarak algılanıyordu. Endonezyalılar bu baskı ve zulümlerden müteessir olmuşlar, hac vazifesini ifa etmeye ve çocuklarının sünnet olması gibi değerlerine bugün dahi sıkı sıkıya sahip çıkmaktadırlar.
Onları başarıları için değil; gösterdikleri çaba için takdir edin. Önemli olan performans değil; çabadır, gayrettir. Performans ve başarılı sonuçlar, düzenli çabanın doğal sonucu olarak zaten gelecektir.
Reklam
Aile Rutinlerinin Gücü
İyi tasarlanmış ve her gün düzenli olarak uygulanan ev rutinleri, çocukların kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur. Ayrıca günün belli saatlerinde ailecek icra edilen bu rutinler, akademik ve sosyal becerileri her geçen gün daha da geliştirir.
Dikkatli olmalıyız, insanlar şu anda ortalama 19 saniyede bir, sosyal medyada bir Pos'tan bir diğerine geçiyorlar. Dikkat seviyesi 19 saniye sürüyor. Diğer bir konu her gün 200.000 insan hayatı kadar zaman, çöpe gidiyor. Bu, insanın kendini durduramamasından kaynaklanıyor.
Uykuya dalmadan önceki zaman ve uyandıktan sonraki zaman çok önemli. Uykudan önceki son bir saatinizde artık ekrandan uzak kalmalısınız. Ekrana ve ışığa bakmamanız gerekiyor. Kendinizi uykuya hazırlamalısınız, bu şekilde düzgün uyuyabilirsiniz. Temiz bir uykudan sonra beynimiz, önceki gün içinde öğrendiği her şeyi kalıcı belleğe yazdı. Sabah tertemiz, bir kısa süreli bellek ile uyandık. Tam o esnada, sabahın o güzel vaktini dopamin artıran küçük videolar izleyerek başlatırsanız, dikkatinizi kötü şekilde güne başlamış olursunuz. Şu çok güzelmiş, bunu da öğrendim, bu da iyi bir şey diye diye 20-30 video birden izleyerek güne başlarsınız. Hani size faydalı gibi geliyor ama o en değerli vaktinizi en çok faydalı şeye ayırmadınız. Sabah vakti bizim o gün içindeki, biyolojik sermayemizdir. Günlük sermayemizi en değerli olan şeye vermeliyiz.
..Algoritmanın sizi hedef almaması için ilk akla gelen, hesabı, gizli moda almaktır. Sosyal medyada hesap açmadan da işlerinizi görebilirsiniz, bu da mümkün. Ama en önemlisi bizim kendimizi her gün, sıkıcı ama uzun süren şeyler yapmaya zorlamamız lazım. Hedef grup döngüsüne girdiniz ve video tüketmeyi bırakamıyorsanız, mesela şu kararı almamız gerekir, “Her gün 45 dakika okuyacağım”. Okumak sıkıcı gelir en başta, sonra yavaş yavaş o döngüden kendinizi kurtarırsınız. Her gün, 45 dakika yürüyüş yapacağım. Bunu her gün sürdürürseniz, odaklanma eşiğiniz yükselir. Daha fazla şey odaklanmak için ilerliyorsunuz. Sosyal sitelerden dolayı odaklanma süresi 19 saniyeye düştü. Bir süre sonra sıkılıyor, evde, işte, okumada sıkılıyorsa bir insan dopamin almıyor demektir. Dopamin almadığımız şeyi ısrarla yapmaya devam etmeliyiz ki sosyal medyanın yaptığı şey kırılsın.
İnternetin, teknolojinin, dijital dünyanın içine doğan neslin telefon kullanımını planlamak gerekiyor. 24 ay öncesi için sıfır ekran kullanımı diyoruz. Burada bir istisna söz konusu olabilir. Karşı tarafın katılımı ve anne babanın anlatımıyla günlük 15-20 dakikayı aşmadan görüntülü konuşma yapılabilir. Bir yaştan sonra bu şekilde bir ekran deneyimi olabilir. 24 aydan sonra özellikle 6 yaşa kadar ekran süresi günde maksimum bir saat civarını geçmemelidir. Burada dikkat ettiğimiz 3 husus var. Birincisi; ekranın veriliş şeklidir. Çocuğa ekranı sunarken onu bir şekilde oyalamak için verilmemelidir. Çocukla bir etkileşime girmek, birlikte bir etkinlik yapmak, çizgi film izliyorsa onunla izleyip sorular sorulabilir. İkincisi; içeriği mutlaka denetliyor olmak gerekiyor. Hem sosyal anlamda hem diğer açılardan kafasını karıştıracak reklam vs. müdahale ettiğimiz bir sürecin olması gerekiyor. Sonuncusu da bunu birlikte yapmaktır. Yani anne-babanın çocukla birlikte ekran karşısında vakit geçirmesidir. 2-6 yaş arasında maksimum bir saatin böyle etkinlik hâlinde geçmesi gerekir.
Reklam
Bütün bağımlılıkların en temelinde 2 kriter vardır: Yoksunluk ve tolerans. Yoksunluk nedir? Bir bireyin ekranla geçirdiği sürenin giderek artmasının yanında ekrandan uzak kaldığı anların giderek sıkıntı verici hâle gelmesidir. Yani ekrana ulaşamadığında kişinin daha kaygılı, daha gergin, daha sinirli olmasıdır. Tolerans ise giderek çok daha fazla ekranla meşgul olma hâlidir. Bağımlılığın temel döngüsü budur. Bütün hayat organizasyonu, ekrana ulaşmak üzerine kuruluyor. Mesela, yemeği hızlıca yemek, yemeği ekran karşısında yemek. Bütün bunlar, bireyin hayat kalitesini bozma noktasına geldiğinde artık burada bir müdahale, bir planlama ihtiyacı var diyebiliriz.
Bir sosyal sitede vakit geçirmeniz ve sürekli bir şeyler izlemeniz yeterlidir. Siz kaybederken onlar kazanır. Orada geçirilen her saniye, o platforma katkıda bulunmak demektir. Etkileşimli oyun yoluyla tetiklenebilecek akıl oyunlarının tuzağına düşmemek için bu psikolojiyi bilmeli ve ne gerekiyorsa yapmalıdır.
…Amaç belli; daha çok kişinin oraya girmesi, daha çok vakit geçirmesi, daha çok içerik üretilmesi ya da tüketilmesi, daha çok reklam verilmesi ve oradan daha çok para kazanılması. Bu platformlar, bizim onlara sağladığımız imkân kadar güçlüler. Onlar bu gücü, bizim zamanımızı ve zihniyetimizi çalmak için kullanırlar.
Hepimizin mazereti aynı; yapacak çok işimiz var fakat hiç fırsat bulamıyoruz. Kabristanlar, yapılacak işler listesi tamamlanmamış insanlarla dolu… Sizce zamanımızın bereketini alan, özünü çalan ne? Etrafımıza iyice baktık mı? Ekran algoritmaları, zaman hırsızımız olabilir mi?
sosyal medya
Sosyal medya platformlarında, büyük insanların büyük işlerini bulmanız mümkün değildir. Orası, küçük insanların kendilerini büyük gösterme hırslarına maruz kalınan bir yerdir.
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.