Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanın insanı sömürmesi, insan ilişkilerinin geçmiş zamanıdır. Aralarında birlik kurmuş insanların doğayı sömürmesi, geleceğin görüntüsüdür. İnsanoğlu, aile, mahalle, şehir ve milliyet aracılığı ile özgürlüğe ulaşmaya çalışır. Bu bir hayal değil; ciddi, bilimsel bir tahmindir. Günümüzün sınıflar arası ilişkileri ile eski toplumlardaki sınıflar arası ilişkiler arasında ciddi farklar varmış gibi gözükür. Efendiler ve köleler, patrisyenler ve plepler, senyörler ve köylüler.. İlk bakışta kıyaslanamaz gibi görünmesine rağmen, değişen pek bir şey yok. İşçi, kölenin ta kendisidir aslında. İsmi değişiktit sadece. Doğrudan iş yeri sahibine ait değildir ama kendi konumunu kendisi değiştiremez. Dün kazandığı paraya güvenerek bugün karnını doyurabilir. Dün kazandığını ancak bugün yiyebilir. Açlıktan ölme korkusu ise ona her türlü koşulu kabul ettirir. İşçi de, tıpkı köle gibi, maddi ve manevi olarak sömürülür.
Beni, benim gibi proleter olan milyonlara, yaşama haklarına sahip olduklarını söylediğim için suçluyorlar. Zenginler, fakirlerin isyan ederek onlara haksızlık ettiğini düşünüyorlar. Halk için şöyle düşünüyorlar: Halk, öyle vahşi bir hayvandır ki, ona Saldırdıkları zaman savunma cüretinde bulunur.
Sayfa 228
Reklam
"Almanya'da hukukun gölgesi de mi yok?" diye soruyordu Johann, hücresinin duvarlarına..
Sayfa 228
Biz öldürürken merhametli oluyoruz. Hayatımız, çalışarak yavaş yavaş ölüme gitmekten ibaret. Biz onlarca yıldır darağacında sarkıp sallanıyoruz. Ama kurtulacağız. Elbiselerinde yama olmayanlara ölüm! Nefret, aristokratlara ölüm! Ölüm! Ölüm!
Sayfa 248
''Yaşam anlamsızlaştığı an ölüm daha değerlidir.''
Sayfa 231
Reklam
640 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bence Karl Marx'ı anlayabilmek için önce bu 5 cilt'lik seriyi okumak gerekir .Karl Marx 'ın bütün yaşamı fikir anlamında gelişim süreci, eserlerini yazma süreci ve insani yönü ayrıntılı olarak aktarılmış.Tek kelime ile muhteşem.
Ateşi Çalmak 1
Ateşi Çalmak 1Galina Serebryakova · Evrensel Basım Yayın · 1996231 okunma
1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir
Bulgarca Çevirinin Önsözü - Dr. BojkofKitabı okudu
Bize özgürlükçü ordu gerekiyor. Bu nedenle halk kitlelerini kendi tarafımıza çekmek zorundayız. Onları kazanmak zorundayız,” diye devam etti Georg. “Ama nasıl!?” diyerek onun sözünü kesti Franz. “Sen bize işçi ve zanaatkârlarla birlikte olmayı mı teklif ediyorsun? Onlar ki, pis işlerinden başka hiçbir şey bilmezler. İşçiler, despotizme karşı savaşmaya kalkışacaklarına otursunlar okuyup yazmayıöğrensinler ilk önce. Fakirler, kendi istekleriyle olmasa bile sosyal gelişimi, ilerlemeyi engelliyorlar...” “Evet, haklısın. Bizden işçilerle vakit kaybetmemizi istiyorlar,” diye bağırdı tıpçı Wilhelm birasını bitirerek. Büchner’in konuşmaları, kıvırcık favorili, süslü, şişman biri olan Wilhelm’i kudurtmuştu. Büchner, öfke dolu bakışlarını karşısındaki üniversitelilerde gezdiriyor, dişlerini sıkıyordu. “Evet, halk, siyasetin teorik sorunlarıyla ilgilenmiyor,” diye başladı Georg kısık bir sesle, kendisini tutmaya çalışarak. “Ama biz bunun nedenini biliyoruz. Seçme hakkına bile sahip olmayan bu insanlar, neden siyasetle ilgilensinler ki? Ağır vergilerin altında ezilen, her gün açlıkla karşı karşıya olan köylüler, nasıl gazete okuyabilirler? Bunu yapabilmek için ne paraları, ne de zamanları var. Okur-yazar da değiller. Biraz da aşağıya inin. Gidin o insanların yanına, onlarla kendi dillerinde konuşun, ihtiyaçlarını konuşun; ancak o zaman sizi anlayabilirler. Köylülere, zaten hiçbir anlamı olmayan anayasadan bahsetmeyin. Yoksulluklarını, açlıklarını konuşun ve o zaman onların zaten arkanızda olduğunu göreceksiniz. Çünkü onları artık kazanmış olacaksınız."
Sayfa 101Kitabı okudu
“Meslek seçimi yapılırken iki unsur göz önünde bulundurulmalı: Toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi ve bizim manevi yönden gelişmemiz. Bunların ikisi birbiriyle çatışmamalı; birisi diğerini yok etmemeli. Birey ancak gelişmiş bir toplum içerisinde ciddi gelişmeler, yükselmeler gösterebilir. Mükemmel bir birey, ancak mükemmel bir toplum içerisinde yetiştirilebilir. Eğer kişi sadece kendisi için çalışırsa ünlü bir bilimadamı, büyük bir düşünür, çok iyi bir şair olabilir; ama asla mükemmel bir insan olamaz. Tarih ancak ortak çıkarlar için çalışmış insanların yüceliğini kabul eder. En mutlu insan, en fazla sayıda insanı mutlu eden insandır. Din bile bize şunları söylüyor: ‘Mükemmellik, insanın kendisini toplum için feda etmesidir’, buna kim karşı çıkabilir ki" Karl Marx
Sayfa 118Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.