Şunu geç de olsa keşf etmiştim ki, kendisiyle dalga geçe bilen ve bu anlamda aşmış kişilerle kimse dalga geçemiyordu.
“Bir de tek bir dal sigarayla bir bardak çay içebilseydim.”
Sayfa 92 - Karakarga yayınları
“Mutlu olabilmek için ne kadar küçük şeyler yetermiş insana.”
Sayfa 83 - Karakarga yayınları
“Gerçeği konuşmadığımız zaman, konuşmuş sayılmayız. Gerçeği sakince konuşabilirsek, elbette daha iyi olur, o ayrı.“
Sayfa 35 - Karakarga yayınları
“Sanki kendin olmak günahtı, çirkindi, Ayıptı! İnsanlar yok etmeyi severdi.”
Sayfa 32 - Karakarga yayınları
#Sosyalmedya satılıklarına
“Ünlüler dünyasında dostluklar çok nadirdir. Paranız ve reytinginiz kadar insansınızdır.”
Sayfa 29 - Karakarga yayınları
#reklamcı şerefsizler
“Hayatın anlamını aramaya değilde parayı bulmaya yönelenlerin tek yaptığı, kendini pazarlamakdan ibaretti.”
Sayfa 28 - Karakarga yayınları
İnsanlar yok etmeyi severdi.
Beni korkutan tek bir şey var, acılarıma değmemek!
Aydınının korkak, okumuşunun ürkek olması bu ülkenin kaderiydi adeta.
Şeytan işlerini yaptırmak için işsizleri seçer.
Ama tüm bu komikliklerden sonra, insanın içine oturan, ağır ve kıpırdatılamaz acıklı bişeylerin kaldığı doğrudur. Yazarsın, çizersin, bunlar hakkaten birilerini güldürür ama Oğuz Abi'nin söylediği gibi: Senin içinde, bütün güldürücü, sevindirici coşkulu bileşenleri aldıktan sonra, ağır, yerinden oynatılamaz, göz yaşı dahil bilinen herhangi bir sıvıyla akıtılıp temizlenemez bir tortu kalıp birikir. Geriye irisinden bi taş, "çeki taşı" kalır.
"Fânîlik köyünde, akıllı ile deli birdir. Denizin dibinde taş ile inci danesi birdir. İyi ve kötü sayma işi ortadan kalkınca mescid ile meyhane birdir."
Rind ü Zâhid, Fuzûlî
Sayfa 362
"Başbakan, "Otelin dışındakilere bir zarar gelmedi" diyor. Bu söz, bir devlet yöneticisine yakışır mı? Demek istiyor ki, "Onlar taş atarken,oteli ateşe verirken biz hiç müdahale etmedik, dolayısıyla da onlara zarar vermedik." İçişleri Bakanı'nın tavrı ise, Pir Sultan'ı asan Hızır Paşa'nın tavrıydı. Hızır Paşa ayağını kaldırmış,İçişleri Bakanı koymuş."
