Göçmüş Kediler Bahçesi'nde yazar bu dünyada var olmanın bir anlamını aramış hikayelerde. Tüm hikayelerin sonu ölümle bağlanmış. Avından El Alan Adam hikayesinde av ve avcı iç içe geçmiş. Adam balık avlamaya giderken bir balık tarafından avlanıyor. Kolunun birini tamamen ele geçirmiş.insanlar onun kolunun olmadığını görüyor o işe kolunda
Güneşli, ılık, ilkyaz koktu kokacak bir kış günüyle, onun dört gün ardından gelecek tipili, kürtünlerin iki üç karışı bulduğu bir kış günü arasındaki ikircik... Masalımı bu günlerden hangisine yerleştireceğimi düşünüyorum.
Düşündüğüm bir şey daha var:
Sevmenin simgesel olarak da, gerçek olarak da yemekten başka bir anlama
gelmediği... ("Avından El Alan")
"Önce deniz var çünkü. İçinde orfinozu yüzünde balıkçıyı taşıyan. Sayısız parmaklı olduğu için, orfinozu da, balıkçıyı da, istediği yere sürükleyen, balıkla balıkçıyı ayrı ayrı eden, kimi zaman birine, kimi zaman öbürüne yüz verir gözüken."
GÖÇMÜŞ KEDİLER BAHÇESİ
Bu kitap benim Bilge Karasu kaleminden okuduğum 2. Kitap olsa da ilk tanışma kitabım sayılabilir. Gece kitabını liseyi bitirdiğim zaman okumuş, pek bir şey anlamamıştım. Yine de cazip gelmiş, sevmiştim. Tekrar okumak istiyorum uzun zamandır. Modern ve Postmodern tarzda yazan yazarların metinlerini sevmiş olmam ve bu aralar