Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Avrupa'da evlilik kurumu artık fazla önem- senmemekte.
1960'lar neslinin, Aydınlanma'ya nazaran büyük yeniliği buradadır: Özerkliği ve özgürlüğün temeli olarak aklın yerini arzu alır — ki bu da bambaşka bir özgürleşme tasarısını getirir peşi sıra. Zevk kendi başına meşrudur. L Europe est-elle chretienne? (Avrupa Hıristiyan mı?, Sevil, 2019) adlı kıtabımda gösterdiğim gibi, sekülerleşmiş bile olsa Hıristiyan kültürüyle derin bir kopuş vardır burada. Foucault'nun yaptığı gibi, Hıristiyanlığın yalın fizyolojik ihtiyacın ötesinde “cinsellik” nesnesinin inşasına büyük ölçüde katkıda bulunmuş olduğu ileri sürülebilir elbette; fakat esas olan, psikanalizin çok katkıda bulunduğu, değerlerin altüst oluşudur: Cinsellik artık günah değildir, benliği üstlenmenin yoludur. Dönemin “slogan”larına bir göz atmak yeterli: “hiçbir kösteğe takılmadan tatmin olmak”, “arzularını gerçek say”, vb. Bireycilik bedene yansır (my body is my business / benim bedenim benim meselem) - sırası geldiğinde o da kendi başına bir değer haline gelir. Pekâlâ narsisist bir kültür söz konusudur.
Geri130
302 öğeden 301 ile 302 arasındakiler gösteriliyor.