Bu kitabı bir kadın olarak okurken öfkelendiğim, üzüldüğüm, acıdığım, bugüne şükrettiğim yerler oldu ama en çok öfke hissettim. Bir erkek olarak okuyunca ne hissedilir, bilemiyorum. Ataerkil bir bakış açısıyla, erkekler daha farklı duygulara kapılabilir.
Genel anlamda gördüm ki, insanlık ne badireler atlatmış, hem cinsellik hem de bireyselleşmek uğruna.
Kendini o dönem için otorite olarak gören kişilerin koyduğu yasalar, insanlara yaptıkları işkenceler, saçma sapan yasaklar, insanların yatak odalarına kadar girip hangi pozisyonlarda sevişeceklerine kadar karışmalar; hangi birine yorum yapılır ki!
Kadınların cinselliği istemelerinin fahişelik olduğu, köleleştirdikleri insanların duygularının ve yaşam haklarının yokmuş gibi davranıldığı, el değmemiş bakire topraklara giren kişilerin -oysa bize tarihte kaşif olarak anlatılmıştı- oradaki yerlilere tecavüz ettiği, eşcinselliğin ağır cezalara çarptırıldığı, haksızlığın adaletsizliğin, topluma 'adalet' gibi sunulduğu acımasız bir dünyayı okuyacaksınız; buna hazır olun.
Bir toplumun elbette ki kuralları olmalı ama bu kuralların bu kadar insanlıktan uzak olması, insanın içini eziyor. Geçmiş zamanlarda insanların adalet aradığı yerlerin, onlara en büyük adaletsizliği yapmış olduğunu görmek, çok üzücü.
Cinsellikle ilgili nereden nereye, nasıl ve ne şekilde gelinmiş, medeniyet diye bize gösterilen Avrupa ve Amerika'da geçmiş çağlarda neler yaşanmış bilmek istiyorsanız, anlatımı muhteşem bu kitabı alıp okuyunuz.