“Bastiani Kalesi, alçak duvarlarıyla etkileyici değildi. Ayrıca ne güzel ne de kule ve burçlarına rağmen pitoreskti. Bu çıplaklığı örtecek, yaşamın tatlı yanlarını anımsatacak hiçbir şey yoktu. Yine de Drogo, tıpkı bir gece öncesindeki gibi, yüreğinin derinliklerinden kopan bir şeylerle, hipnotize olmuş bir biçimde kuleye bakıyor, içini açıklaması olanaksız bir heyecan dolduruyordu.”
Bizim kalemiz.
Hepimizin içinde olan biteni, ortak insani duygularımızı bu kadar gerçekçi ve sarsıcı bir şekilde anlatan bu kitap, benim tekrar tekrar okuyacaklarım arasında en zirvede yerini aldı bile.
10/10