Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz?..Düpedüz sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır.Olmayacak duaya amin deme duygusunu yaşıyorum sürekli..
Carl Sagan, "Beyin sapı yüz milyonlarca yıl önceki sürüngen atalarımızdan miras kalan ve zaman içinde evrilen saldırganlığın ritüellerin bölgesel ve sosyal hiyerarşinin yatağı olan organdır."diyordu
"İhtiyar Madam Bovary:
-Bilir misin ki karına ne lazım?..diyordu.O kendini zorla bir işe vermeli,el işlerine.O da birçok kadınlar gibi ekmeğini kendi kazanmaya mecbur olsa, siniri miniri kalmaz.Bütün bunlar işsizlikten, kendi kendine kuruntu edinmesinden geliyor."
"Yığın belki kendiliğinden tükendiği belki de büyük olduğu için gitgide alevler yatıştı. Aşk ayrılıkla yavaş yavaş söndü. Alışıklık kederi yavaş yavaş boğdu.Soluk semasına al bir renk vermiş olan yangın parıltısı perde perde kararıp kayboluverdi."
"Ama bir gün yeni bir işe girip başka bir hayata karışması ihtimali, gönlüne hoş geldiği kadar içine de korku veriyordu.Önceleri ürpererek aklına getirdiği bu ihtimal çok geçmedi şiddetli bir arzu halini aldı."
"Léon hiçbir sonuç elde etmeksizin sevmekten bezmişti.Hani insan hiçbir şeye karşı ilgisi,hiçbir şeyden umudu kalmayınca hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur,Léon da kendinde işte öyle bir hâl hissetmeye başlıyordu."
Onu çileden çıkaran şey çektiği işkenceyi Charles'ın(kocasının) fark bile etmemesiydi.Emma'nın nazarında Charles'ın karısını mesut ettiğini sanması budalaca bir hareket,bu düşünmeyle gösterdiği güven de adeta nankörlüktü.O adam için mi böyle uslu oturuyordu?Halbuki her saadete engel olan o değil miydi? Her sefalet onun yüzünden çıkmıyor muydu?
Emma onun işlerini hep merak eder, halini yüzünden okumaya çalışırdı.Gidip onun odasını görmeye bir bahane bulmak için bütün bir hikaye uydururdu.Eczacının karısını, onunla bir çatı altında yattığı için mutlu sayıyordu.
...
Fakat Emma aşkını ne kadar kuvvetle hissederse onu belli etmemek,azaltmak için o kadar şiddetle kalbinin derinliklerine atıyordu.Léon'un fark etmesini ister,bunu kolaylaştıracak rastlantılar felaketler hayal ederdi.
Emma'yı tutan hiç şüphesiz ki tembelliği,ya korkusu biraz da utancıydı.
Bazen düşünüyor, Léon'u kendinden pek uzaklastirmis olduğunu, artık vaktin geçip hiçbir ümit kalmadığını sanıyordu.Böylece bir fedakarlık etmiş olduğuna kâniydi ama "Ben iffetli bir kadınım." diyebilmenin ayna karşısında boynu bükük tavırlar takınmanın verdiği gurur ve zevkle biraz teselli buluyordu."
"Burjuva kadınları onun ev idaresine,hastalar nezaketine,fakirler de insaniyetine hayran oluyordu.Fakat onun içini hırs öfke ve kin kemiriyordu.O düz kırmalı fistanin altında huzurunu kaybetmiş bir kalp gizliydi; o pek afif dudakları gönlün ıstırabını anlatmıyordu.Emma Léon'a aşıktı, yalnızlığı araması da onu düşünüp haz duymak içindi.Onun kendisini görmek hayalin verdiği zevki bozuyordu.Léon'un ayak seslerini duyunca yüreği çarpar, sonra karşısına çıkınca heyecanı geçip en sonunda hüzne dönen bir büyük hayretten başka bir şey duymazdı.'
"Onu gözünde kendisine bir faydası dokunmayacak olan bütün cismani güzelliklerden ayırdı.Emma onun kalbinde daima yükseliyor ve sanki tanrılaşacak uçup o kalpten ayrılıverecek gibi oluyordu.Bu hayatla ilişiği olmayan ve ender oldukları için çiçek gibi bakıp yetiştirdigimiz saf hislerden biridir, ona kavuşmanın vereceği zevk, onu kaybetmekten meydana gelecek acının yanında hiç kalır."