Yaşlı kadın “Haklısın!” dedi. Eskiden benim gibi kocakarı ilaçları yapan kadınları odun yığınının üzerinde yakarlardı; şairler cep delik cepken delik dolaşırlardı ortalıkta. Günümüzde ise durum iyi- hem de çok iyi! Ama sen çevreni doğru göremiyorsun; kulağını da keskinleştirememişsin. Sanırım gece yatmadan dua da etmiyorsundur. Ortalıkta şiiri yazılacak, öyküsü anlatılacak bir sürü şey var- elbette anlatma yeteneğin varsa!Aradığın konuyu yeryüzünün bitkilerinde, meyvelerinde bulabilirsin; akarsulardan durgun sulardan çıkarabilirsin; ama bunu nasıl yapacağını, bir güneş ışınını nasıl yakalayabileceğini bilmen gerekir. Al şu benim gözlüklerimi tak, kulaklığımı kulağına koy, duanı oku, hiç durmadan kendini dinlemeyi de bırak!” Bu sonuncusunu yapmak, yaşlı kadının düşündüğünden çok daha güçtü.
O zaman Kuğu utangaçlık duymuş; başını kanadı altına saklamış. Ne yapacağını bilemiyormuş. Çok mutluymuş ama büyüklenmiyormuş, çünkü yüreği temiz olanda büyüklenme, kendini beğenmişlik yoktur!