Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aylin

Sabitlenmiş gönderi
Tepeden tırnağa belirsiz bir özlemim - ne geçmişe, ne geleceğe duyulan: Ben şimdiki zamanın bir özlemiyim, isimsiz, fazlasıyla uzamış, anlaşılamamış. Fernando Pessoa/Huzursuzluğun Kitabı
Reklam
Aylin
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Duygular Sözlüğü
Duygular SözlüğüTiffany Watt Smith
8.2/10 · 286 okunma
Duygusal olarak olgunlaşmayan ebeveynler, çocuklarının duygularını ve içgüdülerini nasıl onaylayacaklarını bilmezler. Bu onaylama olmadan, çocuklar başkalarının onlar hakkında emin oldukları şeylere boyun eğmeyi öğrenir. Bir yetişkin olarak gerçekten istemedikleri ilişkilere razı olduklarında kendi içgüdülerini inkâr edebilirler. Sonrasında da bu ilişkinin yürüyüp yürümeyeceğinin başkalarına bağlı olduğunu düşünebilirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her 23 Nisan'da neşe dolardı içim, ne olduysa oldu son birkaç yıldır tıpkı diğer özel günler gibi pek bir şey ifade etmemeye başladı. Hadi diğerleri neyse de bari 23 Nisan'ın neşesi kalsaydı... Yine de hepimizin 23 Nisan'ı kutlu ve mutlu olsun diyelim...
İster kadın ister erkek olsun çocukluklarında duygusal ilgiden yoksun olan kişiler, başkalarının onlarla kendileri oldukları için bir ilişki kurmak isteyeceklerine genellikle inanamazlar. Eğer insanlarla yakınlık kurmak istiyorlarsa diğer kişiye öncelik verecek şekilde bir rol üstlenmeleri gerektiğine inanırlar.
Reklam
Yeterli ebeveyn desteğinin olmaması ya da ilişki kurulamamasından dolayı duygusal bağdan yoksun birçok çocuk, çocukluklarını geride bırakmaya isteklidir. Bu çocuklar en iyi çözümün, hızlı bir şekilde büyümek ve kendilerine yetebilir hâle gelmek olduğunu düşünür. Kendi yaşlarının ötesinde yetkin bir hâle gelirken temelde yalnızlık yaşarlar. Genellikle prematüre olarak yetişkinliğe geçerler, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işe başlarlar, cinsel yönden aktif olurlar, erkenden evlenirler ya da vatani görevlerini yerine getirirler. Onlardan “Zaten kendi kendime baktığım için tek başıma yola devam edebilir ve hızlı olarak büyümenin avantajlarından yararlanabilirim.” şeklinde cümleler duyarsınız. Onlar yetişkin olmayı dört gözle beklerler çünkü yetişkinliğin özgürlük ve aidiyat imkânı sunduğuna inanırlar. Ne yazık ki evden ayrılmak için acele ettiklerinde yanlış bir kişiyle evlenebilir, sömürüye tolerans gösterebilir ve verdiğinden daha fazlasını isteyen bir işte çalışmaya devam edebilirler. İlişkilerinde genellikle duygusal yalnızlığa razı olurlar çünkü eski ev hayatlarında olduğu gibi bu durum onlara normal gelir.
Duygusal yalnızlık öylesine acı verici bir şey ki bu duyguyu deneyimleyen bir çocuk ailesiyle bir bağ kurmak için gerekli olan her şeyi yapacaktır. Bu çocuklar başkalarının gereksinimlerine öncelik vermeyi bir ilişkiye kabul edilmenin bedeli olarak öğrenebilir. Başka kişilerin kendilerine destek olmasını veya ilgi göstermesini beklemek yerine, onlar bu kişilere yardım etme rolünü üstlenebilir ve herkesi kendi duygusal gereksinimlerinin az olduğuna ikna edebilir. Maalesef, böyle bir durum daha büyük bir yalnızlığa neden olur çünkü en derin ihtiyaçlarınızı örtbas etmeye çalışmak diğer kişilerle gerçek ilişkiler kurmanızı engeller.
Duygusal yakınlık, gerçekten olduğunuz gibi görünmenizi sağlayan son derece tatmin edici bir histir ve böyle bir şey, diğer kişi sizi yargılamak yerine yalnızca tanımaya çalıştığında var olacak bir şeydir.
Çocukların ebeveynleriyle olan ilişkilerinde duygusal yakınlığın olmadığını belirleme imkânı yoktur. Bu, çocukların sahip olabileceği bir kavram değildir. Ayrıca, çocukların anne babalarının duygusal olarak olgunlaşmadığını anlayabilmeleri pek mümkün değildir. Onların sahip olduğu tek şey, boşluk hissidir ve işte bu his bir çocuğun yalnızlığı deneyimlemesidir. Bir çocuğun yalnızlık hissine çare bulması, olgun bir ebeveynle sevgi dolu bir bağ kurmasına bağlıdır. Ancak eğer anne babanız derin duygulardan korkuyorsa rahatlama ihtiyacı duyduğunuz için tedirgin bir utanç hissi ile karşı karşıya kalmış olabilirsiniz.
Duygusal olarak olgunlaşmamış bir ailede büyümek, yalnızlık içeren bir deneyimdir. Bu ebeveynler, çocuklarının fiziksel sağlığına önem vererek yiyecek ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayarak gayet normal davranabilir ve dışarıdan mükemmel görünebilirler. Ancak eğer çocukları ile sağlam bir duygusal bağ kurmazlarsa, gerçek güven duygusunun olması gerektiği yerde büyük bir boşluk oluşur.
Reklam
İyi haber şu ki duygusal olgunlaşmamanın ne demek olduğunu anladığınızda diğer insanlarla ilgili daha gerçekçi beklentileriniz olabilir ve onların size karşılık vermemesinden dolayı acı çekmek yerine onlarla olan ilişkinizin seviyesini kabul edebilirsiniz.
Giriş
Efsaneler ve peri masalları yüzyıllardır bu tür ebeveynleri tasvir etmektedir. Anne babaların dikkatsiz, ilgisiz olmasından ya da hiç var olmamasından dolayı kaç peri masalının hayvanların veya diğer varlıkların yardımına ihtiyaç duyan terk edilmiş çocukları resmettiğini düşünün. Bazı hikâyelerde, ebeveyn karakterleri aslında kötü niyetlidir ve çocuklar kendi yaşam sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalırlar. Bu tür hikâyeler yüzyıllar boyunca popüler olmuştur çünkü insanların ilgisini fazlasıyla çekmektedir: Aileler çocuklarını ihmal ya da terk ettikten sonra, çocuklar kendi başlarının çaresine bakmak zorundadırlar. Görünüşe bakılırsa, olgunlaşmamış ebeveynler antik çağdan beri problem oluşturmaktadır.
Giriş
Duygusal olarak olgunlaşmamış anne babalar, gerçek duygulardan korkarlar ve duygusal bağ kurmaktan uzak dururlar. Onlar, gerçekle mücadele etmek yerine ona direnen savunma mekanizmaları kullanırlar. Kendileriyle ilgili düşünmeyi hoş karşılamazlar bu nedenle, hatalarını nadiren kabul eder ve özür dilerler. Olgunlaşmamış olmaları onları tutarsız ve duygusal olarak güvensiz kılar. Kendi gündemleri söz konusu olduğunda, çocuklarının ihtiyaçlarına karşı kör bir hâle gelirler.
Giriş
"Beynimle yüreğimin Arasında ırmaklar akar Her sabah Boğulurcasına uyanmam bundandır."
5,4bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.