yaz biterken bir demet
Caddedeyim okuyorum, “Gecenin içinde Kayseri’nin gürültülü haline kulak veriyorum. Öyle bir gürültü, insan seslerini bastırıyor.” diyor Bir Tös Vardı 317.sayfada Baykurt :) Aynen durumu güncelliyorum. Gürültü çok ama seviyorum. Aşağılardan yükselen mfö şarkıları; gülüşmeler ve sohbetler, caddenin kalabalığın ofislere evlere dolan uğultusu. Sevdiğimiz kahvecilerin geç kapanmasını, evden çıkarken akşam serinliğini düşünüp üzerimize bir şey almayı, yazın yavaş yavaş güzün işaretlerini vermeye başladığı bu zamanları seviyorum.  Bir yıldır aklımızın ucundan, kalbimizin derinliklerinden veya hayatımızın içinden geçen ne varsa buradan da geçti. Alan açanlardan, tutkuyla yaratanlardan, tesadüflerden, rüyalardan, bağlantılardan, dönüşümlerden, hayatın inceliklerinden konuştuk. Hayatla sanat arasındaki ince çizgide dans ettik. Yaratmanın, tam zamanıydı. Hayal kurmanın da. Çok istediklerimiz belki yanımızda yoktu, ama ona da olsun dedik. Belirsizlikte kaybolmanın çok kolay olduğu bir dönemde yazma pratiğime sarılmak, müzik dünyasından hikâyelere odaklanmak benim için iyileştirici, toparlayıcı ve mutluluk verici oluyor. Bunu hissediyorum. Sıfır noktası: Belki de zor anlarda hep iyi bir haberin arifesinde olma hissini tutma çabasıyla, adını milyonların bildiği müzisyenlerin tüm ışıklar onlara çevrilmeden hemen önceki günlerini düşündüm. Sonsuz olasılıkların titreşiminin hissedildiği o alaca karanlıkta, gözlerimiz karanlığa alışsın istedim. :) Gürültüler yükselirken okumaya devam ediyorum :)
I*rail saatte 6 çocuk öldürüyor. Çin çocukları kendi ırklarını inkar etsinler diye işkence ediyor Çocuk ölümleri 10 binleri aştı. Binlerce çocuk yaralı Binlerce çocuk kimsesiz Binlerce çocuk açlıktan susuzluktan öldü. Bunlar sadece Filistin için değil Doğu Türkistan için ve dünyanın herhangi bir yerinde zulüm görenler için. Çocuklar ölüyor Taciz ediliyor Organları alınıyor Satılıyor Çocuklar günü aynen evet yuppi
Reklam
iyiki dostlarımız var
Dostları olmalı insanın; Aynen gemilerin limanlar gibi zaman zaman uğradığın,yükünü boşalttığın. Dostları olmalı insanın; Ermiş,bilge,hayatı ezbere okuyabilen. Düşünmediklerini düşündüren,seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen,gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,yolunu ışıtan ustan olmalı. Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini. Sana vermeli soğuk bir kış gününde üzerindeki tek gömleğini...
Bırakıp gidenleri saymıyorum bile....
Yok yok! öyle bol keseden Tüm annelerin günü kutlu olsun demek. Mesela; "Artık dayanamıyorum bana yardım edin" diyerek anlatan Anlatırken gözyaşları sel olan öğrencimin Kendisini oklavayla döven annesinin, "Biliyor musunuz annemin pişirdiği yemekleri yemiyorum çünkü bana haram olsun diyor sürekli " diyen öğrencimin
İstanbul Sözleşmesi ile alakalı son kez derli toplu bir şeyler yazacağım. Burada muhatap olduğum ufak muhafazakar kitlede dahi türlü tereddütler görüyorum. Farkında olmanın yüklediği sorumlulukla bu tereddütleri gidermek için, son kez. İstanbul Sözleşmesi, üst başlığı kadına şiddet olan, taraf ülkeler üzerinde pek çok yükümlülük doğuran
Bir annenin İslam'a yapabileceği en büyük hizmet Ebu Hamza'lar ve Ebu Ubeyde'ler yetiştirmektir.
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.