Her ne kadar filozof olarak kendini pek kabul etmese de bizim hem filozof hem de edebiyatçı olarak değer verdiğimiz bir yazarın -galiba- en ünlü eseriyle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Denemeler öyle oturup roman olarak okuyabileceğiniz bir tür değil, konu konu ayrılmış olan metinler içeriyor. Okurken yazarın halk diline inmeye çalışma çabası ve kendini kendince değerli görmesi beni çok mutlu etti. Öyle yükseklerden atıp tutmayan, kendini halktan sayan yazarlar her ne kadar döneminde acılar çekse de sonrasında halk tarafından kabul edilmeye daha yatkın oluyorlar. Hem Montaigne öyle fakir bir aileden gelmiyor fakat buna rağmen babası hayatı öğrenmesi için mi dersiniz bilemem ama onu daha ufacıkken bir köylünün yanına verip süt annesiyle beraber büyümesine izin veriyor. Bu da yazarın eserlerinde halka karşı bir kibir değil de yakınlık oluşturuyor.
Yazarın cinsellik konusunda bu kadar kendimizi kasmamızı olağan dışı görmesi de dönemine göre baya ileri görüşlü bir düşünce olarak karşımıza çıkıyor. Kadınla erkeğin eşitliğini, çocuk yetiştirilmesini, insanın ölümle olan duygularını, bilgi ve kitaplara karşı olması gereken tutumu ve daha nicelerini konu ediniyor. Tam bir başucu kitabı diyebiliriz.
Bu kitabı alıp her gün çerezlik niyetine bir ya da iki tane deneme okusanız size baya bir ufuk kazandıracağını düşünüyorum. Umarım okurken zevk alırsınız. Şimdiden iyi okumalar!