"Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum yârimden de."
Ayrılık hallerinden bi haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı aşıklara. Yandık, yakıldık ama hüzünden yana asla yakınmadık.
Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı aşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahsun bir peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yarimden de.
Ayrılık hâllerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışan da âşıklara. Yandık, yakıldık ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir peygamberin ümmeti değil miyiz ? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum yârimden de.
Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı aşıklara.
….Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
Hüzün senelerim başlıyordu . Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün . Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten ? Hüzün ki en çok yakışandı aşıklara .
Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. (…) Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
Ayrılık hallerinden bir haldir hüzün. Dünya dediğimiz bir hüzün gurbeti değil miydi zaten? Hüzün ki en çok yakışandı âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.