Olay şu, istenildiği gibi olan ya da olmayan şeylere üzülmekle o kadar zaman harcıyoruz ki treni kaçırıyoruz. Hayat kendi yolunu bulur ve her şey olacağına varır. Sadece yaşa ve bırak olsun gitsin.
Bazen bir yerin ne kadar değerli olduğunu, hayattaki her adımın sizi oraya nasıl geri götürdüğünü, gelip kokusunu soluyana ve teninizde havasını hissedene kadar fark etmezdiniz.
“Yaşamak, bir müzeyi hızlıca gezmeye benzer. Gördüklerini hazmetmen, onlar üzerinde düşünmen ve müzedekiler hakkında okuman zaman alır. Her şeyi bir anda anlayamazsın.”