Hayat kime her şeyi bir arada vermiş ki? İyi ki de vermemiş, verse bu hayat nasıl geçer, nasıl biter, ne hayal ederdi insan? Bir şeyler eksik olacak ki, tamamlayabilmek için uğraşıp duralım.
(…) değişmenin, gelişmenin, suyun yolunu değiştirmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hata yapa yapa düzelecek bazı şeyler, yeter ki değişimin peşini bırakmasınlar. Yüz kere yanılsalar da tekrar kendi hayal ettikleri yolu bulmaktan vazgeçmesinler. Hep böyle olsun istiyor insan ama her zaman olmuyor. İnce bir terazisi var hayatın. Altın tartar gibi tartar bizi. Elinin ucuyla, gayret ediyormuş gibi yapanların numaralarını yemez, yutmaz, kusuverir. Aslında hayatı kandırdığımızı sanırken yine o bizi kandırır. Onun bizden çok daha akıllı, ince fikirli, ayrıntılara meraklı ve bizden çok ama çok daha büyük olduğunu unutuyoruz bazen.
yıkar insanı yaşlılıkta asıl unuttukları
umutsuzluklarından çok daha fazla
yanlış umutları
saatli bir bombadır her saat başında ölümün
tıkırdar göğsündeki karanlık kafeste
silerek gelmiş gelecek bütün mutlulukları
bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır
insan bırakmaz sevdiğini sevmek insanı bırakır
kalırsa gözlerinin elinde yaldızı belki kalır
ney üşür kanûn pırıldar udlar oldukça karanlıktır
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
beni de kırdılar içimden kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar