Ne olmuştu da, "Seninle dünyanın her yerine gelirim" diyen Müzeyyen, durduğu yerden çekip gitmelere başlamıştı? Nerelere gidiyordu? Gelirken getirdiği bakışlar ne dalgaydı? Hangi Müzeyyen'di? Ya da Müzeyyen kimdi? İlk tanıdığım kimdi, şimdiki kim?
Ölmek, yaratılışınızın koşuludur; ölüm sizin mayanızdadır. Ondan kaçmak, kendinizden kaçmaktır. Sizin bu tadını çıkardığınız varlıkta hayat kadar ölümün de yeri vardır.
Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır.
Şimdi tutsağım. Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var: Ölüm cezası!