Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Istırap çek, çıldır istersen, bugün dönüp de bakmaz bile kimse. Sözlerin sinek vızıltısı gibi gelir, ancak kendin duyarsın kendi sözlerini.
Aşk nereden gelir, hangi uzaydan gelir? Nasıl çekmeli onu? Hangi büyülü sözleri söylemeli ki gelsin? Yoksa tozların içine yatıp: Allahım, bana aşkı gönder diye bağırmak mı gerek...
Reklam
Kalabalık arasından sesler yükseldi: — İmansızlar! Zalimler! — Kanımızı emdiniz yetmedi mi? — Karnı tok şeytanlar! Tamahkârlar!
Düşünün bir kere: Kabiliyetli bir halk, zengin bir memleket. Böyle olduğu halde gördüğümüz nedir? Kendini beğenmiş vaiz ağzı.
Kulaklarımıza kadar batağa gömülmüşüz. Halk dipdiri çürüyor.
Büyük düşüncelerden, büyük duygulardan yoksun yaşıyoruz.
Reklam
Otuz beş yaşındayım, diyordu; ama hayatım sona erdi. Aşkla aldatamam kendimi. Alay atının birden tahta at olduğunu anlamaktan daha kederli ne olabilir? Ama bir cesetten farksız olan bu gövdemi daha uzun süre, çok daha uzun süre sürüklemem gerekiyor...
Dünya bana harika renklerle boyanmış bir tablo gibi görünüyor.
Sesler, buz bilyalar gibi, dipsiz, karanlık bir göle dökülürcesine yavaş yavaş göğsünün içine dökülüyordu. Tane tane dökülürken suyu dalgalandırıyor, sonra doğruca dibe iniyorlardı; su sağa sola çalkalanırken, dipte, ateş gibi yanan karanlıklarda, sanki imkânsız bir şey oluverecekmişcesine kalbi endişeyle çarpıyordu.
51 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.