Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
slav meselesi,dünya politikasının mihveridir.birçok kişinin başını yiyecek bu mesele.işte bunun için Slavların orijin yeri olan Balkanlar,Avrupa'nın çıban başından başka bir şey değil.
Reklam
Şimdi ona öyle geliyordu ki, bütün insanlara, istisnasız herkese basit gerçeği söyleyebilecek, herkes de ona inanacaktı. Onlara: “Görüyorsunuz,” diyecekti, “böyle yaşamaya devam edilemez: Devletler kin üzerine kurulmuş; hudutları kin çizmiş. Her biriniz bir kin demetisiniz, topları her yöne çevrilmiş bir kalesiniz. İnsanlar hayatta sıkıştıklarını zannediyorlar, bu korkutuyor onları, bütün dünya kinden bunalıyor. İnsanlar birbirlerinin kökünü kazıyor, dereler gibi kan akıyor. Yetmez mi bu size? Gözünüz doymadı mı hâlâ? Burada da, her evde insanın insanı yok etmesini mi istiyorsunuz? Aklınızı başınıza toplayın, indirin silahları kaldırın hudutları, hayatın kapılarını, pencerelerini açın... Buğday ekmek için yeteri kadar toprak, sürüleri otlatmak için yeteri kadar çayır, bağ yetiştirmek için yeteri kadar tepe var... Toprağın derinliklerinde tükenmez hazineler var. Herkese yer var... Geçmiş yüzyılların karanlıklarına daldığınızı görmüyor musunuz?..”
“Kendi kendine yalan söylemek neye yarar,” diye düşünüyordu. “Mutluluk susuzluğu her şeye baskın çıkar. Her şeyin tersine, mutlu olmak istiyor muyum? İstiyorum.
Okusa? Ama ne okuyacak? Hayal kursa? Neyi hayal edecek? Eskinin düşünceleriyle düşleri, bugün nasıl da anlamsız oluvermişlerdi!
Istırap çek, çıldır istersen, bugün dönüp de bakmaz bile kimse. Sözlerin sinek vızıltısı gibi gelir, ancak kendin duyarsın kendi sözlerini.
Reklam
Aşk nereden gelir, hangi uzaydan gelir? Nasıl çekmeli onu? Hangi büyülü sözleri söylemeli ki gelsin? Yoksa tozların içine yatıp: Allahım, bana aşkı gönder diye bağırmak mı gerek...
Kalabalık arasından sesler yükseldi: — İmansızlar! Zalimler! — Kanımızı emdiniz yetmedi mi? — Karnı tok şeytanlar! Tamahkârlar!
Düşünün bir kere: Kabiliyetli bir halk, zengin bir memleket. Böyle olduğu halde gördüğümüz nedir? Kendini beğenmiş vaiz ağzı.
Kulaklarımıza kadar batağa gömülmüşüz. Halk dipdiri çürüyor.
Reklam
Büyük düşüncelerden, büyük duygulardan yoksun yaşıyoruz.
Otuz beş yaşındayım, diyordu; ama hayatım sona erdi. Aşkla aldatamam kendimi. Alay atının birden tahta at olduğunu anlamaktan daha kederli ne olabilir? Ama bir cesetten farksız olan bu gövdemi daha uzun süre, çok daha uzun süre sürüklemem gerekiyor...
Dünya bana harika renklerle boyanmış bir tablo gibi görünüyor.
Sesler, buz bilyalar gibi, dipsiz, karanlık bir göle dökülürcesine yavaş yavaş göğsünün içine dökülüyordu. Tane tane dökülürken suyu dalgalandırıyor, sonra doğruca dibe iniyorlardı; su sağa sola çalkalanırken, dipte, ateş gibi yanan karanlıklarda, sanki imkânsız bir şey oluverecekmişcesine kalbi endişeyle çarpıyordu.
51 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.