Sesler, buz bilyalar gibi, dipsiz, karanlık bir göle dökülürcesine yavaş yavaş göğsünün içine dökülüyordu. Tane tane dökülürken suyu dalgalandırıyor, sonra doğruca dibe iniyorlardı; su sağa sola çalkalanırken, dipte, ateş gibi yanan karanlıklarda, sanki imkânsız bir şey oluverecekmişcesine kalbi endişeyle çarpıyordu.