Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğru yola Hüdâ hidâyet ede Vardır ümmidimiz inâyet ede Ehl-i İslam u ehl-i taat ede Ah nefsim seni nic'eyleyeyim Mutma'inne olup rızaya eriş Yürü marziyye ol safâya eriş Terk edip fânîyi bekâya eriş Hây nefsim seni nic'eyleyeyim Aziz Mahmud Hüdâyî
Açıver lutf edip doğru yolunu Allah'ım Allah'ım güzel Allah'ım Sensin esirgeyen âşık kulunu Allah'ım Allah'ım güzel Allah'ım Nice bir dünyâdan usanmayalım Nice bir gafletden uyanmayalım İrgür Sana hasretle yanmayalım Allah'ım Allah'ım güzel Allah'ım Ger bizde yoğise Sana liyâkat Fazlınla ey Mevlâ eyle inâyet Hüdâyî kulunda kalmadı tâkat Allah'ım Allah'ım güzel Allah'ım
Sayfa 163
Reklam
Pür-hevâ nefsin elinden n'idelim neyleyelim Hak bilir hâlimizi hod kime ne söyleyelim Geliniz imdi ulular yolunu soylayalım Umarız lutf u inâyet ede Mevlâ-yı Kerîm
Sayfa 162
Aşkınla içim doldur Çok ağlamışım güldür Ben düşmüşü Sen kaldır Lutf et meded Allah'ım Cân ile olup âşık Yolunda olam sâdık Kıl vuslatına lâyık Lutf et meded Allah'ım
Sayfa 161
Bülbül güle karşı zar Pervaneyi yakmış nar Her kulun bir derdi var Bana Allah'ım gerek Aziz Mahmud Hüdayi hz.
Sultan Ahmed, bir gün Aziz Mahmud Hüdâyîye bir hediye göndermişti. Hüdâyî Hazretleri de gönderilen hediyeyi içine haram karışmış olabileceği şüphesi ile kabul etmemiş, geri çevirmişti. Padişah, aynı hediyeyi, devrin ünlü şeyhlerinden Abdülmecid Sivasi'ye gönderdi. O ise, gelen hediyeyi kabul etti. Bir gün padişah, Abdülmecid Sivasi ye: "Size gönderdiğim hediyeyi daha önce Aziz Mahmud Hüdâyî'ye göndermiştim, kabul buyurmamıştı" dedi. Abdülmecid Sivasî alçak gönüllü davranıp: “Padişahım, Aziz Mahmud Hüdâyî bir anka kuşudur ki, leşle beslenmeye tenezzül etmez" dedi. Padişah birkaç gün sonra da Aziz Mahmud Hüdâyî'nin sohbetine gitti. Ona da: "Geri çevirdiğiniz hediyeyi, Abdülmecid Sivasi'ye gönderdim, o kabul etti" dedi. Bu söz üzerine Aziz Mahmud Hüdâyî: "Sultanım! Şeyh Abdülmecid, bir deryadır ki, içine bir damla pislik düşmekle kirlenmiş olmaz..." diye cevap verdi. Bu olay, bir taraftan âlimlerin idareciler karşısında, Hakk'ı söylemekte pervasızlığını, diğer taraftan da sufilerin birbirlerini iyilikle anma ve takdir etme geleneğini göstermesi açısından ibretli olduğu gibi, her iki şeyhin de kıvrak zekâsını, nüktedânlığını ve hazırcevaplılığını ortaya koyan bir belgedir.
Reklam
I. Ahmed Han gerek Anadolu'da ve gerekse de İstanbul'da pek çok yadigâr bırakmıştır. İstanbul'da kendi adıyla anılan meydandaki Sultanahmed Camii tam bir şaheserdir. Temel atımında kazmayı ilk vuranlar devrin şeyhülislamı Mehmed Efendi, Aziz Mahmud Hüdâyî, Kuyucu Murad Paşa ve Sultan Ahmed Han olmuşlardır. Padişah bizzat kaftanının eteği ile toprak taşımış ve terleyinceye kadar kazma vurmuştur. Bu kazma kadife saplı olup, Topkapı Sarayı'nda teşhir edilmektedir. Adı geçen kazmayı daha sonra kullanacak olan bir başka padişah da III. Ahmed Han idi. O da saraydaki meşhur kütüphanenin temelleri atılırken, dedesinin kullandığı bu kazmayı eline
Rabb'inin huzûruna bî-çâre giden, bin çâre ile döner!. Aziz Mahmud Hüdayi hz
Şu rahmete bakın ki, insanlar bütün azalarıyla günah işlerken, sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor. Aziz Mahmud Hudâyi Hz🌿
Ey tâlib-i dünyâ olan Tahsîl edip n'itsen gerek Olsan eğer şâh-ı cihân Bir gün koyup gitsen gerek .. Âdet edinme tokluğu Vahdetde ol ko çokluğu Yoldaş edersen yokluğu Dost iline yetsen gerek
Sayfa 145
Reklam
N'eyleyeyim dünyâyı Bana Allahım gerek Gerekmez mâsivâyı Bana Sultânım gerek Ehl-i dünyâ dünyâda Ehl-i ukbâ ukbâda Her biri bir sevdâda Bana Allah'ım gerek Derdli dermânın ister Kullar Sultânın ister Âşık cânânın ister Bana Sübhanım gerek Fânî devlet gerekmez Dürlü zînet gerekmez Hak'sız cennet gerekmez Bana Allah'ım gerek Mecnun ister Leylâ'yı Vâmık özler Azrâ'yı N'idem gayrı sevdâyı Bana Allah'ım gerek
Sayfa 139
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.